Avucuma üflüyorum avucuma

Gülme öyle

Sökülmüş bir dikiş gibi çekiştirilen

Yaralarım bile senden yana


Düşürmüş gibi yere attığım izmarit

Başında anıt mezar bekçisi gibi ayakta

Başımda ağrıyla beklediğim masa

Yanık kışla yürüdüğüm yollar

İlk adımını attığı için alkışlanan oğlan

Sorma

Odadan dışlanan duvar bile

Yaslanan sırtım bile senden yana


Gülmem ki ben sadece sırıtırım 

Dumanla lekelenen dişlerimi göstermeden

Isırdığım bıyıkları koparırım

Ki bazen kızıllığıyla

Ki bazen kırk yasemen solar

Avucuma üflüyorum avucuma

Kader senden yana


Sigarayı saklamak için değil

Ateşi ısıtmak için yumruğumla

Ya da alışkanlık sanırım

Gözümü her yumduğumda 

Bedenim kaskatı gitmek istediğim yerler

Derler ki

Her çocuk büyümek ister

İçimde büyüttüğüm evler bile

Bile bile gidip başında durduğum heykel

Davut bile senden yana


El ele tutuşmuş iki kaban

Denklemler ve yelken

Rüzgâr akımı ve aklımı yitirirken

Ağaçtan kopardığım çatal

Sapan ve taş senden

Yay kaşlarından yana


Gülme öyle

Avucuma üflüyorum avucuma

Karahindibaya değil

Paketimden dökülen tütüne 

Bazen alıp başımı giderim ben

Beni sana götüren uçurtma

Limon şekeri

Yediveren ve mimoza

Dilimdeki yara bile


Banklar derdini anlatırken kamburuna

Ben gözlerini çekerim

Ama kanı çekilmiş gibi eksik duran

Betonun denizi kestiği yer bile senden yana