Hoş geldin 33 yaşım. Ve içimde var olan kalbime sığdıramadığım, bana bu satırları yazdıran büyük sevgi. Canlı cansız her varlığa karşı aşırı sevgi ve bu sevgi ile ne yapacağımı bilememek. Aynı zaman da eskiden tahammül ettiğim şeylere karşı tahammülsüzlük. Kendimi de sevebiliyor olmaktan belki de her halimi. Tepki göstermek ve aynı zamanda korkmak kırmaktan. Kırmadan, yargılamadan yapabilmeyi öğrenmek.

Görünür olma isteği anlatma paylaşma isteği. Ve neden böyle hissettiğimi sorgulamak. Bir daha düşmemek için kalkamadığımı görmek, hep güçlü olmak zorunda hissetmek, yorgunum bile diyememek. Atlattığım zorlu zamanlardan değişen hayatımdan sonra bir şeyleri çözdüm aştım sanmak. Aşmak belki de ama aştığım şeye takılı kalıp yeni aşmam gereken şeyleri fark edememek. Ve bir gün bunu da görebilmek. Yine zaman gerekiyor belki de. Hep bu kadar uzun mu sürecek bunlar? Ve iyi ki de yere çakılmışım diyebilmek, şu an ki “ben” olmama sebep oldukları için olumsuzluklara da şükredebilmek. Biliyorum ki hayatımın sonuna kadar her kabuktan yeni bir ben çıkacak.

Görünse de görünmese de içerden kat ettiğim yollar var... Ve yorgunum aslında... Yorgunum diyememekten, kendi başının çaresine bakan olmaktan, yardım alamamaktan, aynı zamanda isteyememekten de, bir şeyleri fark etmekten ve dönüştürmeye çalışmaktan bile yorgunum. Her şeyi bırakmak, hiçbir şey düşünmemek… Bir nehre bırakmak kendimi ve öylece akıp gitmek… 25 Şubat 2024