Hikayenin başında hiçbir şey hissedemiyorsun. Birisi göğsünden vuruluyor, bi’ sigara yakıp yoluna devam ediyorsun. Sonra sayfaların kırışıyor. Canın acıyor hafiften, siklemiyorsun. Bir gün geliyor. Sayfa 340, saat de 13:40, içinde bir cenaze töreni başlıyor. Tabutta sen varsın ama sana hakkını helal edecek kimse yok. Bi’ bakıyorsun, kendi törenine katılmışsın, tüm siyahlara bürünerek. İçin kan ağlıyor bu sefer. Daha hikayenin ortasında bile değilsin ama her şeyi hissediyorsun. Ölmüşsün amına koyayım, gözyaşların dursun diye yanaklarını kesiyorsun. Bi’ bok değişmiyor. Değiştiremezsin de zaten.