Üç gündür gün batımı civarları bisikletle sahile iniyorum. Bu dinginleştirici anları anlatmak isterim. Alt geçidin olduğu sahil yoluna giden yokuştan inerken ellerimi bırakıp yokuş boyu rüzgarı hissediyorum. Sahil yoluna indiğimde dümdüz, yeni yapılmış siyah asfalt yoldan geçmeye başlıyorum. Sol tarafımda tüm görkemiyle bir site, evlerden yayılan renkli ışıklar var. Sağ tarafımda ise tren yolu, ardında sahil… Yine ellerimi bırakarak ilerliyorum. Kocaman yolda tek başıma ışıklar altında bisiklet sürmek özgür hissettiriyor. Bir süre gittikten sonra yavaşlayıp alt geçide iniyorum. Akın akın sahile giden ve dönen insanlar, geçide girip çıkan arabalar var. Sahile girdiğim anda bir coşkunluk kaplıyor içimi. Bisikletle çimenlikten geçerken oturan insanları görüyorum. Deniz kenarına geldiğimde sahil boyu ilerlemeye başlıyorum. Batan güneşin son kızıllığı da yiterken ufkun üzerinde parlayan kızıl gezegen çekiyor dikkatimi. Yavaş yavaş sürüyorum bisikletimi. Balık tutan insanlar, birlikte gezen gençler, çiftler ve ailelerle dolu etraf... İki gündür gördüğüm babasıyla paten süren kızı bugün de görüyorum. Saçları, bağlama şekli aynı özlediğim küçük bir dostumu andırıyor. Sahilin sonundaki mangal yapılan kısma vardığımda tamamen batmış oluyor güneş ve karanlık bir gökyüzü karşılıyor beni. Gece gibi koyu denizin üzerine limanın kusursuzca yansıyan turuncu beyaz ışıkları ile karşı kıyıda küçük noktacıklar olarak görünen mavili turunculu ışıklar
eşlik ediyor dönüş yolu manzarama. Dönüş gözünden anlatmak istiyorum gördüklerimi, karanlıkta daha etkileyici görünüyor gözüme her şey. Yanları açık olan kapalı çim sahada maç yapan gençlerin sesleriyle birlikte bir yeniden bir coşku doluyor içime. Atılan golle hem atanın sevincini hem de gol yiyen takımın canlanan hırsını hissediyorum içimde. Biraz daha ilerlediğimde daha geniş bir tarafına geliyorum sahilin. Birkaç belediye çadırı altında kadınlar el yapımı ürünlerini satıyorlar. Onun arka tarafında zıpzıpa binen çocukların neşesi görünüyor. Çadırlarda satılanlara bakmak için yaklaşıyorum ve daha da büyüleniyorum. Beyaz ışıkların aydınlattığı bu rüya gibi ana yan taraftaki seyyar mısırcıdan gelen mısır kokuları, çocukların keyifli çığlıkları, dondurmacının çanları, kafedeki insanların sesleri ve ilerideki açık hava düğününden gelen müziklerin boğuk sesi eşlik ediyor. Buradan ilerleyip düğünün o tarafa gittiğimde gelin ve damadın mutluluğunu duyumsuyorum içimde. Çocuğuyla dans eden bir baba görmemle birlikte başından beri hissedip içimde tuttuğum tüm coşku bir anda ifadesiz yüzüme bir gülümseme olarak taşıyor. Üstü, küçük renkli led ışıklarla dolu şeffaf balonlardan satan bir teyze görüyorum. Düğünden gelen müzikler beni mezuniyet balosu anılarıma sürükleyip daha da neşelendiriyor. Tekrar ilerlemeye koyuluyorum.
Bir yandan da gözlerim birini arıyor. Son bir kez daha görebilmek için…
Restorana geldiğimde bahçesindeki renkli ışıklı ağaçların altında oturan insanları görüyorum. Restoranın cam duvarlarından gözüken turuncu ışıklar içerideki genç garsonların bitkin yüzünü aydınlatıyor. Daha da gittiğimde sahilin başına geri dönüyorum ve tekrar alt geçide doğru
ilerliyorum. Sahil yolundan ana yola çıkan yokuşa girerken alt geçidin ileri tarafından patenli bir genç geliyor. Ayak hareketlerindeki uyuma hayran kalarak onu izlemeye başlıyorum ve normalde zorlanarak çıktığım yokuşu onu izleme isteğine kendimi kaptırarak kolayca çıkıyorum. Ona karşı herhangi bir şey hissetmiyorum, yüzünü bile hatırlamıyorum şimdi ancak benim bu aralar ilgilendiğim bir şeyi böylesine güzel yapıyor olması çok hoşuma gidiyor o an. Parkın yanına geldiğimde gözlerimi patenlerden ayırıp basketbol oynayan gençlere bakıyorum. Keşke benim de gerçekten oynayabilecek yetenek ve özgüvenim olsa diye düşünüyorum. Yokuş bittiğinde ışıl ışıl parlayan ana caddeye çıkıyorum. Patenli genç ters tarafa gittiği için bakışlarımı oradan alıp caddeye çeviriyorum, etrafa bakınmaya başlıyorum. Geniş kaldırımların üzerinde giderken gördüğüm site girişiyle birlikte beynimin derinliklerine gömdüğüm bazı üzücü anılar tekrar canlanıyor kafamda. Sol tarafımda taş döşeli bir site altı araba yolu ve renkli dükkanlar var. Kırtasiyelere bakıyorum, içim kitap özlemiyle doluyor. Sağ tarafımda ise geniş araba yolu ile diğer büyük sitenin renkli dükkanları ve taş döşeli yolu var. Buradan biraz daha ilerleyip eve dönüyorum ve bu büyülü yolculuk geçici olarak son buluyor.
Mısra Ergök
2022-03-23T13:05:47+03:00Samimi bir anlatımınız var, severek okudum. :)
Nesip Gündem Türk
2022-03-23T12:52:24+03:00Sanki ben de oradaymışım gibi okudum. Çok güzel bir anlatım.