Hangi gündeyiz bilmiyorum, yaşananlar kötü bir kabus gibi.. sanki kabus bitmiyor ama sabah uyanmayı bekliyorum. Gerçeklik algım kayboldu hissizleştim. Gözlerim biraz kapansa, gece sarsintiyla uyanıp annemi kontrol ediyorum uyukladigim için kendime kızıyorum.

O ilk gece evin içinde çarpan kapılar, kendiliğinden açılan pencereler, karanlık, soğuk ve uğultulu ses çıkmıyor aklımdan. Annemle birbirimize sarılıp, uzanıp,son kez öpüp ölmeyi beklediğimiz çıkmıyor. Donup kaldığım ve bir tepki veremediğim çıkmıyor.

Karşı komşunun çığlık çığlığa ağlayan bebeğiyle merdivenden koşması, banyo duvarındaki çatlaklar.. O gece buz gibi kar yağan havadaki ümitsizlik bırakmıyor ruhumu serbest.

Yoruldum. Korktum. Ağladım. 

Memleketimi,yurdumu kaybettim. Hayatta kaldığım yaşadığım içinde kızdım kendime.

Hayata dönmek zorunda olduğumuz ya da mecbur bırakılıp yas bile tutamadığımız içinde kızdım.

Daha başka ne olur ne yapılır inanın bilmiyorum ama içimde hıçkıra hıçkıra ağlamak isteyen tarafım bu gecede tek bir damla gözyaşı akıtamıyor.

Bir nasılsın sorusunu duyamamak da acıtıyor. Herkesin hikayesindeki yerini acı bir buruklukla tecrübe ediniyorsun... Meğer yokmuşsun sen. Var olamamışsın hayatlarda, kalplerde. Meğer sen ölmüşsün çoktan, toprağın kusur kalmış.