dizlerimiz inatla
bıkmadan usanmadan
bir zerre utanmadan taşıyor
içinde yüzyıllık anıları saklayan
harabe bedenlerimizi
düşmek istiyoruz
toprak sırtımızda bir pelerin gibi
uzansın boylu boyunca
altında usul usul uyuyan bebeklerin
gökyüzüne uçmuş ruhları
geride kalmış yaşlı hayatların
yaşamaktan utanmayan suratları
bir kurşun oyuğu gibi duruyor alnımızda
vurulup aynı yaradan
düşmek istiyoruz
elli santim tabutta
hiçbir cümle kurmadan
gülmeden, ağlamadan ve hatta
yaş kemiklerini hiç kıpırdatmadan
mora çalınmış bedenleriyle yatan
küçük göz kapaklarını
üstüne örttük hayatımızın
bir küreğin kucağından taş yağıyor şimdi
türkülere, yokluğa ve dumana boğulmuş
tek göz evlerin çatısında ağlayan
yetimlerin kıvrıldığı üvey yataklara
taş yağıyor ağıtlara
ağzımıza dolan kuşlar
virane hayallerin dağında
dallarını söküyor öksüz ağaçların
sımsıkı tutuyoruz o dalları ama
düşmek istiyoruz
göğsümüze dolan şu hava
şu arsız aydınlığın yüzümüze doğuşu
faili meçhul kahkahalar ve
yüzüne bakamadığımız çocuklar
hepsi azap, hepsi yara
nazlı uykuları sonsuza gömüp
karıştık kavgalara
gazdan, sudan, kurşundan
kanın akışından, zindandan
korkmadan
bıkmadan
usanmadan
dövüşeceğiz
düşmek istiyoruz ama
önce sizi gömeceğiz.
"Yaşatamadığımız tüm çocukların anısına."
Matemi Ziyan
2021-07-04T09:56:03+03:00Tesekkur ederim. :)
H. Nihan
2021-07-04T08:53:30+03:00Çok anlamlı, çok güzeldi. Kaleminize sağlık.