İçimde bir şeyin benimle vedalaştığını hissediyorum. Koca bir parçanın içimden kopup gittiğini hissediyorum. Sanki kolumu vedalıyormuşum gibi acı çekiyorum. Kalkıyorum, oturuyorum, nefes almak istiyorum ama yapamıyorum. Ellerimi saçlarımın arasında gezdiriyorum. Kafamı iki avcumun içine alıp saçlarımı avuçlayıp çekiştiriyorum. Fiziksel acının bu acıyı bastırabilme umudunun yokluğunda geziyorum. Her nefes almak istediğimde daha çok boğulduğumu hissediyorum. Soğuk rüzgar tenimde dolaşıyor asla üşüdüğümü hissedemiyorum. İçimde bir şey öyle alev alev yanıyor ki. İçimin karmaşıklığında ben bile o alevi bulamıyorum. Artık neye üzüldüğümü ben bile bilemiyorum. Hangi yarama dönüp bakmam gerektiğini seçemiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Sanki içimden kopup giden parça her neyse her şeyi de yanına alıp gidiyormuş gibi.
Artık yapamıyorum. Dayanamıyorum. Bu her neyse son bulsun istiyorum. Rüzgara, gökyüzüne, yıldıza, duvara, sokağa, kendime her şeye yalvarıyorum. “Lütfen bitsin, lütfen bitsin, lütfen bitsin.” Kendimi gecenin karanlığında kaybolmuş hissediyorum. Sanki hiç geri dönemeyecek gibi. Asla bildiğim sokakları bir daha göremeyecek gibi. Asla bildiğim yollara bir daha adım atamayacak gibi. Asla bir daha ben ben olamayacakmışım gibi. İçimden bir şey kopuyor ve bu acı asla bitmeyecek gibi.