Yönetmeni Rob Reiner, senaristi Aaron Sorkin olan 1992 yapımı filmin kadrosunda Tom Cruise, Kevin Bacon, Jack Nicholson, Kiefer Sutherland, Demi Moore, Kevin Pollak, James Marshall, J.T. Walsh, Wolfgang Bodison yer alıyor.

Konusu:

Donanma avukatı Daniel Kaffee, oldukça rahat kişiliği ve henüz hiçbir davaya çıkmamış olması ile tanınmıştır. Mahkeme salonuna çıkmaktansa taraflar arasında anlaşmaları tercih eden Kaffe müvekkillerine her zaman ceza indirimi için yapılan teklifi kabul ettirir. Ta ki bir gün Küba sınırındaki bir askeri birlikte erlerden biri öldürülüp iki er cinayete sebep vermekten önüne müvekkil olarak gelene kadar...

Kaffee sorunu kendi tarzıyla halletmek ister ve erlere, suçlarını kabul edip az bir cezayla ordudan ayrılmalarını tavsiye eder. Ancak askerler kesinlikle cinayeti kabul etmez ve verilen emri uyguladıklarını iddia ederler. İşin içine bir de suçlanan erlerden birinin teyzesi tarafından yetkilendirilen başka bir avukat JoAnne Galloway girince işler daha da karışır.

Yeni avukat, erlerin söylediğine inanmakta ve ne olursa olsun mahkeme ile anlaşmayı kabul etmemektedir. Durumu kabullenmek zorunda kalan Kaffee'nin yapabileceği tek şey diğer avukatla beraber Küba sınırındaki birliğe gidip yaşanan her şeyi tanıklardan yerinde öğrenmektir. Ancak karşılarındaki en büyük sorun, erin ölümüne neden olduğu iddia edilen kırmızı kod emrini veren Albay Nathan R. Jessup'tır ve albay birliğin komutanıdır.
(Kaynak: beyazperde.com)

Filmin mahkemede geçen sahneleri olduğu için sıkıcı olabileceğinden korkmuştum ama hiç de öyle olmadı. Başından sonuna hiç sıkılmadan izlettirdi kendini film. Jack Nicholson'ı izlemek zaten ayrı bir keyif.

Film, askeriyedeki yasa dışı ama teamül halini alan uygulamalar, emir-komuta zincirinde kanunsuz emir verilmesi ve uygulanması gibi kendi adıma önemli bulduğum konulara değiniyor; vatani görevin kutsiyeti, vatani göreve sadakat ve bu uğurda neler yapılabilir/yapılamaz; bunları sorgulatıyor. Ben beğenerek izledim. İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler...