Sana ruh üflendiği gün
Kabir azabında kardeşinle karşı karşıya geldiğin gün
Kulaklarınıza sûreler okunurken yollarınızın ayrıldığı
Yücelerden yüce bir sesle irkildiğin gün
Haber bekleyenlerin habercisinin seni yanına çağırdığı
İsâdan bir sûretle dirildiğin
Kutsal babana kavuştuğun o gün
Bilirsin ki
Cesurların en cesuru dahi azaptadır
İnsanlığın sahte çobanlarından
Gösteriş için hayâ için çalanlardan
En cesurları dahi azaptadır
Kurulan tüm günahsız düşlerinden
Yıllarından, hayatlarından çalarlarken gariplerin
Çocuklarından hâttâ yüzleri kızarmazken
Boyunlarında kelebek taşıyan o lekesiz masaların efendilerinin
Yaşlanınca tövbe edenleri dahi azaptadır
Ayak tabanları cübbelerini kirletenlerin
Ruhlarına yegâne kuvvetleriyle direnirlerken
Selam vermezler de kaf dağından işittikleri tiz seslere
Küheylanlara iliklerler ya düğmesiz cübbelerini
Onlar, bedenleri sanki ateş kütlesi üstündeymiş gibi azaptadır
O asi ayaklanmaların cellatları dahi
Habersiz kalsalar da yine Tanrı buyruğundan
Merhametleri su gibi doldururken kuyuları
Derin sessizliklerinin gürültüleri kadar azaptadır
Bulutları ağırca yüklenmiş atları boşanırken alacakaranlıkta
Develerinin sırtında gökkuşağını taşıyan kervanların
Çölünde bir tas su ile teyemmüm ederken beyleri
Zihninden geçenlerden sorgulanır da eğer
İlmek ilmek işlemiş görülürse hırs gözlerini
Zulmeden kaskatı bilekleri kadar azaptadır
Yeşil tepelerin tüm bereketlerini görmüş
Serçe adımlarıyla bütün mevsimlerini gezmiş
Tanrı adına tüm dağları aşmış seyyahların
Yırtıcı kuşlar gibi yolunu kesenleri
Yıkıcı volkanların korları gibi azaptadır
Zemheride bacakları titreyen güruhun rızkını çalanların
Yağmur bulutlarının altında ıslanırken bedenleri
Minarelerden semaya ezan sesleri yükselir de
Kendilerine hatırlatılanları unuturlarsa
Ruhları en çetrefilli kurulan sığınaklar gibi soğuk
Gönülleri yeryüzünün tüm noksanlıkları kadar azaptadır
Dünya bahçelerinden gülüşler çalan ordularına
Sahte kavgaları uğruna militanlar toplayan
Kibir deryasından beslenip yürekleri buz kesilen kahramanların
Bir katliam bulur da ordularını
Karıncaların taşıdığı sönmez ateşlerle onlar
Güneş gibi doğan kâbil yangınları içinde azaptadır
Şecaat dolu yürekleriyle Tanrının ulakları
Sırça kanatlarında sebat merhemlerini taşırlarken
Akşam olduğunda gözlerini iğretiyle açanların fani şeytanları
Yanan dağlar çekerler ya önlerine
Onların, buhran dolu kızgın denizlerde azapları yakındır
Sonsuzlara uzansa annelerin cennet dolu düşleri
Bir el verse muhtaçlara evlerinin minberlerinden
Sonsuzlara uzansa cinnet köpeklerini halkın üzerine salanlarla
Kirli eteklerine çiviler çakılmış soysuzların azapları
Azapları yakındır
Akşam sohbetlerinden, ikram kapılarından dervişlerin
Ermişlerin sözlerinden çalanların
Dünya nimetine evliyalık yapanların
Her yanından öfke akan her yanı kanlı düzenlerinden
Arşın tamah edilemeyen katında azapları yakındır
Azapları yakındır
Yakın...
Turkuaz
2021-04-21T21:28:22+03:00@senaturkmen Teşekkür ederim :)
Sena Türkmen
2021-04-21T13:52:52+03:00Emeğinize sağlık.