İzleyicisini; karanlık bir ortamda, kimsenin onu izlemediğini varsaydığı hazzı yaşarken içlerine düşürdüğü şüphe ile artık gerçek ve sanrının birbirine karıştığı hikayede, politik şiddetin esaretinde bireyin/ toplumun evrim sürecini etkileyici bir şekilde anlatıyor ‘’Abluka’’.


Filmde dikkati çeken iki ayrı etkin fail mevcut. İlk fail yabancılaştırılan birey, ikinci fail ise iktidar. Bu iki öznenin birbiri ile çaresizliğe varan bağları söz konusu. İktidar, yabancılaştırıp öteki haline getirmeden sahip olduğu benliği tanımlayamaz. Yarattığı bu kitlenin yönetimi üzerinde şiddet gösterisi yapıp bu gösteriyi bir medeniyet unsuru olarak medya kurumlarına lanse ettiriyor. İstediği koşulları yaratmak amacıyla şehrin içerisinde kendi milis kuvvetlerini yerleştirmek için adım atan iktidar uygulayıcıları, bu görev için özgürlükleri elinden alınmış bir mahkumu, yani Kadir’i (Mehmet Özgür) şartlı tahliye kapsamında mahalleye yerleştirerek istihbarat toplama görevine getirir. 20 yıldır hapiste olan Kadir’e, emniyette çalışan Hamza (Müfit Kayacan) yaşama adapte olabilmesi için bir iş de bulacaktır. Bu iş, muhbirlik yapması için tasarlanmış çöp toplayıcılıktır. Hapishanede dış çekimin yapılmadığı bu sahnelerde Kadir’in yol aldığı mahallenin hapishaneden farksız olduğunu fark ediyoruz. Özgürlüğünü şartlı kararla elde edeceğini uman Kadir bir başka ablukaya adım atacaktır. Görevi, çöplerde bomba yapımında kullanılan malzemelerin olup olmadığını bildirmektir. Ancak görevin aşkıyla her an dolan Kadir, eskiciden aldığı daktilo ile yazılı raporlar çıkararak muhbirliğin ciddiyetine kapılıyor. Her an herkese paranoya ile bakıyor ve şüphe duyuyor.


Bu mahallede 20 yıldır görüşmediği kardeşi Ahmet de (Berkay Ateş) yaşamaktadır. Geçimini mahalledeki köpeklerin itlaf edilmesi için kurulan belediye ekibinde çalışarak sağlıyor. Karısı çocuklarıyla birlikte Ahmet’i terk ettiği için yalnız kalmıştır. Kadir yılların yarattığı uzaklığı telafi etmek için Ahmet’e yakınlaşmak, ilişkilerini derinleştirmek ister. Aralarındaki boşluğu göremez, hiçbir şey paylaşmamış olmaları en büyük engeldir. Kadir 20 yıldan sonra boşluğu doldurup normal bir hayat yaşamak, normal bir ağabey olmak ister.


Hapishane Kadir’i dış dünyadaki fiziksel objelerle birlikte her şeyden uzaklaştırıyor ve yabancılaştırıyor. Bunlardan biri de cinsellik. Kadir’in ev sahipliğini yapan Meral (Tülin Özen) onun için bir cinsel objeden ötesi değil. Meral’in çevresindekilerle ilişkisi güvenli bir sükunet sağlarken, yokluğunda kuşku ve suçluluk duygularının ateşlenmesine yol açar.

Ahmet ise tüm gün sokaklarda gezerek iktidarın gözcüleri görevindedir. Yönetmen, sokak köpeklerinin tüfekle vurulmasındaki nedeni kamusal alan ihlali olarak gösterir. Köpeklerin bir bir terörist gibi vurulduğunu izlerken, televizyonda belediye başkanı konuşmalarında sadece uyutularak, barınaklarda toplandığını söylüyor. Geceleri sokaktan geçen zırhlı araç ve personeller gündüz Ahmet’in yaptığı gözcülüğü devam ettiriyor. İlerleyen günlerde yaraladığı bir köpeği evinde iyileştirirken hissettiği yükle, evden çıkmayan ve abisinin yakınlaşmasına karşılık kaçma tepkisi gösteren Ahmet’i görürüz. O, dışarıdan gelen tüm uyarıcıları tehdit olarak kabul ediyor ve yaşamına dahil olmamasını istiyor. Bundan ötürü perdelerini kapatıyor, zile kağıt sıkıştırıyor ve duvarda açtığı delikle kendini oluşturan şeyleri ya korumak istiyor ya da kaçmak...


Kadir ve Ahmet’in kuşkulu anlarını ayrı ayrı çekimlerle izliyor, Ahmet’in yaşadığı an sonladığında Kadir’in ne yaşadığına geri dönen bir süreçle devam ediyoruz.

Sona doğru gelirken iktidarın mutlak gücünü kuvvetlendirmek için görevlendirdikleri muhbirlerin görevin kutsal sarhoşluğunu tatmak isteği, onları iktidarın maşası olmaktan öteye götürmeyecektir.


Ortanca kardeşi tarafından öldürülen Kadir; artık kutsal bir görevi yerine getirmiş, yabancılaştırılan toplumu ortaya çıkarmıştır.


Mekansal ve zamansal kırılmaların yaşandığını, sahnelerde belirlenemeyen süreçleri; seyirci, günümüz Türkiyesi’nde sürdüğünü hissederken, kullanılan telefonların akıllı olmayışı, bilgisayarın hiçbir sahnede göze çarpmaması ve kaçak meyhaneler ile güncel seyirden uzaklaştırarak bu hissin altı boşaltılıyor. Film ne kadar politik bir taraf almaktan kendini dışarıya çekse de ülke gündeminin içinde kendine yer buluyor. Otoriter bir iktidarın baskıcı sistemi altında soyutlaşan hayatların ilmek ilmek dokunduğu, bu senaryo temellerinin yerli olay ve nedenlere dayandığı bor gibi eserdir. Kıymetinin işlenerek artacağı bir yapımı kaçırmayın...