Bir dilim karpuz bana bakıyor, ben de bir dilim karpuza bakıyorum.


Duvarlara çarpıp çarpıp bana geri dönen sesim, duvarlara çarpıp çarpıp sahiplerine geri dönen seslere karışıyor.


Belimi doğrultamıyorum, dizlerimi açamıyorum. Mutfağın lambası açık kalmış; belki ülkemde açık kalan son ışıklardan biridir diye, kapatamıyorum.


Genelde sabahlara karşı nefes nefese gelip, bahçedeki kulübede dinlenen yaşlı Tarçın'ın gözlerinin içine bu sabah bakamıyorum.


"Daha ne yapabilirim? Başka ne yapabilirim?" diye beynimi zorlamaktan tükenip, günün geç saatlerine doğru artık cümle dahi kuramayacak hale geliyorum.


Rahat uyuyorlar.

Kapılarını örtüp, perdelerini çekiyorlar.

Camlarında parçalanmış cesetler uçarken, bir iğdiş incelikle çiçekleri suluyorlar.


"Bir gün" dediği ne zaman o şairin,

Hani örtecekti üstünü bu ağır yanlışın?


Sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen

Bir dal incelik, bir simli gülüş

Bir kardeş mavi..