bir talihsizliktim belki ben

kendi adımın harflerine bukalemun diyordum

renk değiştirmezdim belki ama çok haller değişirdi bende

yani; solo haller içindeydi halim...


fevkalade pişmandım kendime

ev sahibi kiracı ilişkisi gibiydi her şey

mutlak bir mutsuzluk

tuz tadında yalnızlık

kelimelerim kadar vakur

ve sükutu hayale uğratılan bir muşamba gibi

eğri büğrü salkım saçak akıp giden bardaktaki acı su


kimdi o, her akşam kapıyı çalıp giden?

kimdi kalbimin mayasına izmarit söndüren?


bir belirsizliktim galiba ben

belli belirsiz bir yerine gömüldüm ömrümün

kendi cenazesine ıslık çalanları polis arıyormuş dediler

kaçtım...

adlarını ezbere bildiğim mezarlıkların kapılarına

hep küçük küçük notlar bıraktım

çokça kırgın

çokça suskun yüzlerle buluştum her gece

beyoğlu'na çıkan o karanlık yolu bilirsin ya sen de.

o belirsizlik içinde günleri ağdaladım

çok ağladım

inan çok...

kendime acımak geçti içimden

dedim ne zavallı

ne bedbaht

var git dedi acıyan bir yaraya kabuk olmuş

kardeş olmuş

durup durup gözüme bakan

varsam dedim tamam da

gitmek de nedir?

gidersem unutur muyum?

var

git

...

unut

dedi.