Ve artık vazoda duran çiçekler kadar sâkinsin. Kolunu kıpırdatacak hâlin kalmamış.
İçinde dindiremediğin savaşların hem galibi hem mağlubusun.
Yüzünden okunan acılar var. Göz bebeklerine oturmuş.
Ağlamadan silinmez. Ağlasan da silinmez, bir parçan olmuş.
Bir deniz kıyısında oturmuştun, dalgaların sesini dinliyordun.
Rûhun, o kırık rûhun. Huzûr dolduruyordu heybesine.
Bir söz duydun. O sözün kurşun olduğunu, gecenin bir vakti anladın.
Uykundan ağlayarak uyandığında.
Gözlerinden yaş yerine acı aktığında.