ben derdimi ne şiire sığınarak anlatabildim ne de sustuklarımı bağırarak. ne bağıra bağıra ağlayabildim annemin omzunda, ne de konuşabilirim babamla fısıldaya fısıldaya. ben derdimi içime gömdüm ama nereden bilebilirdim acı sarmaşık tohumları ektiğimi... dolanıp durdular boğazıma, vefasızlar. kurutamadım kökünü ağlamaktan. acı tohumuma su vermekten hiç geri durmadım, geceler boyu sabah ettim ay ve güneş şahidim, ağladım. yalnızlığın elinden tutup bir büyük kalabalığın içinde boğuldum, ağladım. yoruldum, duruldum. kan çanağı gözlerim selamladı yeni bir günü daha. sevgili artık yok kollarımda. ağladım. ben her derdime çaresiz bir çare, ağlamaktan geri duramadım.
"bir sen, bir sigaram var üstüme sinen. ikiniz de birbirinizden beter."
sana sarılınca üzerime sinen kokunla karışmış sigara kokusu. pişmanlık duymuştum sigara içtiğim için. kokunu bastırıyordu. oysa ben kokunu ciğerlerime hapsetmek istiyordum.
ben ne desem anlatamam derdimi. ayrılığın acısı değil bu. seni seviyor olmanın acısı. sevmek acısı. sevildiğini hissedememek acısı. kokunu son kez içime çekerken, senin de son kez içine çekiyor olduğunu biliyor olmamın acısı. acı işte. saf. acı.