“Bu kayıtsızlık, huzur ve heyecan bütün diğer arzularıma değişebileceğim bir şey, ve ben onu yıllardır hiç hissetmiyorum.”


Bir süredir yapmayı istediğim bir şeyi yapıyorum. Yerli yersiz konuşabileceğim bir alan yaratmak. Kendimi bir süredir yapmaktan alıkoyduğum bir şey bu. Çünkü hep yaptığım her şeyin mükemmel olmasını istedim ve biliyorsunuz bu nerdeyse hiçbir şey yapmamak demek.

 

Yanlış yapma kaygım, insanları beğendirme çabam sonunda bir şeyleri yapmaktan kaçmama neden oluyor. Yakın zamanda atlatmaya başladım bunu. Ama şimdi bu kötü alışkanlığı son birkaç darbeyle yere sermek istiyorum(aynen). Evet bu günlüğü yazmak da o darbelerden birisi ancak dahası var, birazdan bahsedeceğim.

 

Şimdi düşünüyorum da benim gibi aciz toy birisi nasıl olur da her şeyi mükemmel yapabilir. Yani pek çoğumuz öyleyiz ama işte farkında olamıyoruz. Bunu uzun süre önce ilk fark ettiğimden beridir epey uğraşıyorum. Mesela bu yazıları bir günlük olarak tasarlamıştım çünkü diğer türlü, boyumdan büyük konular hakkında konuşma hakkım olmayacaktı. Sonuçta bir konuda yazmak için hakkında onlarca kitap okumak gerekir yani. Söylediklerim ne kadar yeni, içi dolu şeyler; daha önce söylendiler mi bunu ölçmek istiyorsam o konuda söylenmiş her şeyi şöyle bir taramam gerekir! Mesela bir yazı yazıyorsam onu akıcı, anlaşılır, insanları sıkmayan ve imla kurallarına uygun şekilde yazmak gerekir. Bunu öğrenmek için de saatlerce kendini eğitmek. Bunu yapmıyorsam da zaten hiç yazmamak en iyisi(!) nasıl olsa berbat olacak yaptığım.

 

Yine bu düşüncelerle uğraştığım bir gün aklıma bir anım geldi. İlkokuldayım muhtemelen, birisi çizimimi görüp çok saçma olduğunu hiçbir şey anlaşılmadığını söylüyor. Ama bunu pek umursamıyorum, sadece belki biraz garipsiyorum. Çünkü bu kayıtsızca çizdiğim bir çizim, beni başka dünyalara götürmüş bana huzur vermiş bir oyundan ibaret. Ve o his o kadar değerli ki. O an kafamın içi hiç olmadığı kadar sessiz sakin bir yer. O günlere burdan baktığımda düşünüyorum da; bu kayıtsızlık, huzur ve heyecan bütün diğer arzularıma değişebileceğim bir şey ve ben onu yıllardır hiç hissetmiyorum.

 

Hissetmiyorum çünkü üretirken bir kaygı birikiyor içimde. Bir şeylere, birilerine karşı sorumluluk. Herkese her şeye en çok da kendime. Benim için bir eğlence değil bir ödeve dönüşmüş artık üretmek, ne büyük bir yozlaşmışlık..

 

Bir şeyleri daha güzel üretmek için kaygı, sorumluluk duymak gerektiğini düşünüyordum oysa bu beni sadece yiyip bitiriyor. En sonunda kendim inşa ettiğim bu yükün altında ezilmekten kaçıyorum. Oysa şimdi düşünüyorum da değil ürettiklerimle büyük şeyler başarmak, büyüleyici bir şeyler üretmeyi bile sandığım kadar istemiyorum. Beni hepsinden daha fazla heyecanlandıran, doyuran şey kendim için üretmek, anımdaki o ana yaklaşıp tekrar çocuk nevale dokunabilmek. Çünkü karar verdim, ben o hissi şuana dek dünyada gördüğüm her şeye değişebilirim.

 

Elbette dünyanın beni yapmaya zorladığı şeyler var hala. Mesela para kazanmam gerekiyor. Hatta beni tanıyanlar durumun aciliyetini de biliyorlar. Fakat artık para kazanmaya çalışmak istemiyorum, arzularımın yolunu bulmaya çalışmak istiyorum. Ve hasbelkader bu yolun bana biraz para getirmesini ummak yeterli.

 

Dövme benim için bu konuların başında geliyor. Dövme yapmaktan bir süredir kaçıyordum, bekleyen randevularım var ve canım yapmak istemiyor. Çünkü benim için para dışında bir motivasyon yoktu dövmede. Kendi bedenime yaptığım dövmeler bile benim için bir çalışmaydı. Onlara bedenime çizeceğim özel resimler değil de gölge çalışması, çizgi çalışması vs. gibi öğrenme amaçlı bakıyordum. Teknik kabiliyetimi geliştirmekten başka bir şeye odaklanamıyordum. Çünkü teknik kabiliyet demek müşteri demekti.

 

Bunun peşinde koşarken bir anda zaten kaçtığım şeyin bu olduğunu fark ediyorum. Çünkü böyle olunca üretmek bir esarete dönüşüyor benim için. Ve ben zaten bu yola memur olamayacağımı; patronlar, efendilerle anlaşamayacağımı bildiğimden girmiştim. Amacım beni sömürecek sistemden olabildiğince kaçmaktı. ama sonunda yine aynı ağın ayaklarıma dolandığını hissediyorum. Ve artık ne kadar kıymetli olursa olsun bir şey üretirken aklıma ilk gelenin para yada bir başka ihtiyacım olmasını istemiyorum. Böyle olduğunu fark ettiğim anda kaçmam gerektiğini öğütlüyorum kendime. Çünkü benim için iyi bir motivasyon değil bu. Aksine her an yaptığım şeyi sorgulatıyor bana.

 

Dövmeyle olan ilişkimin başından kötü başladığını kabul etmem gerek. Ve bunu yıkmak istiyorum artık, onu para ve iş dışında değerlendirmek istiyorum. Aynı şekilde çizim, şiir ve müzikle de barışmak istiyorum. Onları ehilleştirmeye çabalayan bir modern zihniyetle yaklaşmak istemiyorum bu sanatlara. Elimi attığım her şeyi "kafkanın tamamının yakılmasını istediği yazıları" gibi üretmek istiyorum. Bir kurtuluş değil, bir kaçış olarak.

 

Bu şekilde önceliklerimi ve zihnimde pas tutmuş yerleri sorgulayıp test edeceğime inanıyorum. Yine bu yazıda da buna çabaladım. Kendi bildiğim gibi yaptım ve anın içinde kaybolup gitmeme izin verdim. Eğitim videoları ışığında, olması gerektiği gibi değil de olmasını istediğim gibi bir şeyler yazmaya çalıştım. İmla hataları bulabilirsiniz o yüzden. Bence dediğimin anlaşılması yeterli ama yks gibi bir sınava hazırlanıyorsanız da yatırım tavsiyesi değildir🙏

 

Ve bir şey daha. Konudan sapmamaya uğraştığımdan pek çok şeyi detaylandırmadan bıraktım. Sonuçta dediğim gibi bu bir açık günlük sadece😸 Ama kalan kısımları konuşmak tartışmak isterseniz yazmaktan çekinmeyin.


son olarak bu günlük ve diğer işlerime anasayfamdaki linklerden ulaşabilirsiniz.🙏