Artık uzun şiirler sevmiyorduk

İki satır her şeyi anlatsın, kafasındaydık

Çok fazla yaşanmışlık istiyor,

Fakat en başından kestirip atıyorduk.

Hüzünlerimiz gizli saklıydı

Utanmalarımızı kederle örtük

Acılarımız ayıp sayılmaktaydı

Oysa, en ufak sevincimiz bol kahkahalı

Olaylı ve en havalısındandı, öyle olmalıydı

Bir biz mutluyduk, bir biz hak ediyorduk her şeyi

Falan filan…

Hem çok kalabalıktık, hem de yapayalnız

İçimiz yangın yeri, dışımızda binbir surat palyaçolar

Doymadan yemelerimiz, içmeden tükürmelerimiz

Ruh sağlığımızı derinden etkiliyor

Biz ise bir kenarda, yoga yaparak

Güneşi selamlama videoları çekiyorduk

(Güneşi uyandıran atalarımızın çocukları değilmişiz gibi)

Açtık, açıktaydık

Ne kendimizi saklayabiliyorduk,

Ne de ruhumuzu doyurabiliyorduk

Bolca alışveriş ve çok fazla gezmelerimiz vardı.

Gezdiğimizi sandığımız yerlerin havasını solumadan

Bir bardak çayın sıcaklığına varmadan

Selfielerle zaman harcıyor, içmediğimiz çayın eleştirisini bile yapıyorduk

Soğuktu, demliydi, bardak kirliydi…

Bakmadan, dokunmadan, tatmadan kararlar veriyorduk

Fakat emekten yanaydık çoğumuz.

Konuşunca mangalda kül bırakmayanlardan

Yaşarken küllerin gözümüzü örttüğü

Ölü canlılarıydık dünyanın

Hatta en canlı ölüsü bizdik…