Bir kıyımın sessizliğindeyim sanki

Çıt çıkarsam insanlık üzerime devrilecek gibi.

Pes dedirten muamelelere bir duruş tayini,

Sessizliğin en tiz hâli.

 

Adalet, imgelerin başrolü bizim buralarda,

Kırıp dökmek meziyet, saltanat şurasında.

‘’Ağam, paşam’’ yerleşik hayatta,

Haram lokma geçmemiş(!) gırtlaklarda.

 

Yakılacağım, biliyorum; ıslansam da

Tutsaklık boynuma borç biçilecek,

Hürriyetim kati olsa da.

Biliyorum, yok sayılacağım bariz varlığımla.

 

Dünya sarhoşu onlar, dünyadan hükümlü ben.

Nefretin bayrağı onlar, sevmekten ayrı düşen ben.

Başımı alıp gitsem başıma ödül vaat,

Mücadele etsem revadır duruşuma cellat.

 

Birisi durdursun soluğumuzdaki hırıltıyı.

Yıksın, ensemizdeki pençelerin duvarlarını.

 

Elimde pankartlarla çıkamadığım her meydanı,

Elimde kalemle meydan atadım kâğıdı!

Kükreyedursun tahtların yalancı şöhreti.

Yeğdir, layık görüldüğüm sanık sandalyesi.