Hiç çiçek alınmamış bir kadın gibi,

Hiç dize yatırılıp başı okşanmamış bir adam gibi sokaklar.

Hiç aşık olmamış mı belediyecileri ne?

Gri bir duman geziniyor dikilmemiş çiçeklerin üzerinde.


Apartman boşluklarında sıkıştırılmış

Kalpler dükkanı köşebaşları bayım

Çocuklar nerede, bakkallar nerede?

Belki birine rast gelirim diye,

Şekerler taşıyorum hala ceplerimde.


Yankı yapmasın diye göğüs kafesine bastırılan kelimeler,

Baş üstü yuvarlanıyor merdivenlerden.

(Oysa bir tek piknik topları olmaz mıydı yuvarlanan merdivenlerden)


Bedenleri terk eden ayaklar geçiyor kaldırımlardan.

Bulunduğu yere ait olamadı insan,

Hasret ve pişmanlıkla saklambaç oynadı hep.

Kapı deliklerinden kaçıp,

Kapı zillerine yakalandı.

Çoğu zaman beklenen başka gelen başkaydı 

Perdeyi hiç açmadığı odasında kuşlu şiirler yazarken,

Bacasında sıkışıp kalmış kuşa sağırdı.


Gebe bir hasretin karnının üstünde 

Geç kalınan her şey yüzünden

Yalnızlık ninnisiz, masalsız ve şefkatsiz

Uyuyakaldı.

Bir akrebin sokması sonucunda

Öldü kalbin içindeki guguk kuşu. 

Ve sokak, 

Bir adam ve köpeğin kederinde 

Tekmelerin içinde yeniden dansa kalktı.