Hesap gününün gelip geçmesinin sonrasında Adem, ikinci kez kovuldu cennetten.


Adem Türkiye'de doğmuş bir genç. Havva ile ilgili bir problemi yok yalnızca kendinden binlerce yıl öncesinde doğmuş olan ilk Adem'le onun sorunu. Yaşamı boyunca iyi biri olmaya çalışan ve bunları yaparken Adem'in neden cennetten kovulduğunu hâlâ anlayamayan biri o. Pek akıllı olmayan sıradan bir genç. Yaşadığı zamanda dinlere masal gözüyle bakanlar var fakat Adem iyi bir inanan, dinin tüm gereklerini yerine getirmiş biri.


Adem yaşamı boyunca pek sakin biri olarak tanındı, kimseyle kavga etmez ve kimseye kötü bakmazdı. Kesin ve kararlı yapısı sayesinde tanrıyla olan alakasını hiç bozmadan muntazam bir istikrarla doğru yoldan hiç ayrılmadı. Tutkuları veya hayalleri yoktu, bunlara ihtiyaç duymadığını düşünürdü çoğu zaman. Yaklaşık 30 yıl yaşadıktan sonra bir gün boğazına kaçan bir elma parçası yüzünden boğularak öldü Adem. 


Tekrar dirildiğinde kendini daha önce hiç görmediği bir yerde buldu. Bir süre zaman geçirdikten sonra kendisine cennette olduğu bildirildi. Fakat Adem cennetin ne demek olduğunu anlamadı. Neden burada olduğunu sorduğunda gelen cevap şöyleydi: "Sizi daha evvel dünyaya gönderdiğimizde sizden istediklerimizi yerine getirdiniz ve mutlak ödül olan cennet ile mükâfatlandırıldınız."


Adem önceki dünyanın da ne olduğunu anlamamıştı. Daha önce ne yaptığını ve kim olduğunu hatırlamıyordu. Burada tüm gördüğü şey kendi gibi olanların mutluluktan çıldırdığı ve hiç yorulmadan sürekli bir şeyler yaptıklarıydı. Biriyle konuşmak istese de bunu yapamıyordu. Sesleniyor, bağırıyor ve dokunmaya çalışıyordu fakat hiçbir şey olmuyordu. Dışarıdan bakıldığında dünyadaki yaşama benzer bir çaresizlik görülüyordu onda. Diğerleri gibi mutlu değildi ve gitgide bu belirsizlikten dolayı öfkelenmeye başlıyordu. 


Fakat burada öfkelenmek yasak olduğundan ne zaman sinirlenmeye kalksa bu isteği aniden sönüveriyordu. İşte bu yüzden diğerlerini izleyerek mutlu olmaya çalıştı Adem. Hakkında çok az şey bildiği bu yerde sürekli olarak bir şeyler yapmayı denedi. Bunlar daha öncesinde dünyada da var olan zevk verici fakat sıradan şeylerdi. 


Aradan binyıllar geçtikten sonra artık yapacak hiçbir şey kalmamıştı Adem için. Mutluluk ve haz veren bunca şeyle meşgul olduktan sonra bile sanki buraya daha ilk kez gelmiş gibiydi. Aslında değişen hiçbir şeyin olmadığını anladı böylece. Bulutların üzerinde süzüldüğü bir zamanda evvelden kendisine bildirildiği hâliyle "önceki dünya yaşamı" sözünü hatırladı. Bu sözü eden her kimse ona seslenmeye karar verdi Adem. 


"Heyyy! Söylesene kim buranın sahibi?"


Gök kubbeye yayılan bu gürültü melekleri şaşırttı. Ona ilkin cevap vermediler. Adem ısrarcı davrandı ve bir daha seslendi. 


"Heeeyyyy! Ne yapıyoruz biz burada? Kim için yaşıyoruz, söyleyin!"


Meleklerin şaşkınlığı daha da arttı. Hiçbirinden böyle sualler beklenmiyordu çünkü. Onu rahatlatmak adına cevapları verdiler. 


"Sen önceden ölümlü kişi, yapman gerekenleri yaptın ve Allah katına ulaştın. Artık ölümsüz bir öte dünya yaşamı sürüyorsun. Yüce Allah'ın isteklerini yerine getirince o da senin isteğini yerine getirdi. Yoksa onu hatırlamıyor musun?"


Adem yavaş yavaş bu söylenenleri anlamaya başladı. Onu yaratanın Allah olduğunu, tüm yaşamı süresince ona ibadet ettiğini hatırladı. Cennete ulaşmanın en büyük dileği olduğunu ve sonsuz bir yaşam sürmek istediğini hatırladı. Bunu ona hatırlatan belki de yüce yaratıcı olmuştu. 


Bunları hatırladı fakat Adem'in sıkıntısı hâlâ dinmemişti. Evvelden ne çok istediği bu cennette onun için artık hiçbir şey olmadığını biliyordu çünkü. Sonsuza dek bu şekilde burada olmak istemiyordu. Onun artık hiçbir amacı kalmamıştı ve ölmesi gerekirdi. Burada acı çekmek yasaklanmıştı fakat içten içe Adem'in tek hissettiği şey acıydı. Varlığına daha fazla katlanamıyordu. Onun artık tek dileği yok olup hiçliğe karışmaktı. 


İşte o anda ilk Adem'i hatırladı. İlk Adem yüzünden hayattaydı ve tüm bunların sebebi de oydu. Onun varlığı kendi varlığını da ebediyete sürüklemişti. Uzun bir süre onu düşündü. Zihninde kendi yaşamından hatıraları canlandı. 


"Tüm ibadetlerim bunun için miydi? Sonsuz bir uyuşukluk içinde kalacak ve yaptığım her şeyin aslında hiçbir şey olduğunu mu anlayacaktım orada? Belki cehennem bile buradan iyidir. Kötülük yapsaydım ve ona inanmasaydım gideceğim yerde en azından bir şeyler hissederdim. Acıyı hissederdim hiç olmazsa! Bu hiç adil değildi. Sonsuzluğun böylesine berbat olduğunu bilsem öyle davranır mıydım hiç! Tüm aklımı tüm duygularımı bir yaratıcıya adamak, belki de yaptığım en büyük yanlış buydu. Kendimden vazgeçtim ve şimdi burada önceki yaşantımda neler yaptığımı hatırlamaya çalışıyorum. Fakat sorun da bu ya hiçbir şey yapmadım, bu yüzden hatırlayacak bir şeylerim de yoktu! Aptal gibi her şeyimi ona adadım. Tüm bunlar boşuna mıydı? Sana söylüyorum, hepsi boşuna mıydı!"


Adem'in bu isyanı karşısında kudretlilerin en kudretlisi ona şöyle seslendi. 


"Bana olan inancın bu muydu Adem? Sana istediğin her şeyi verdim ve şimdi bana karşı mı geliyorsun? Benim bilgime ve kurduğum bu düzene isyan mı ediyorsun!"


Adem öfkeli ve başkaldıran tavrından vazgeçmedi. İş işten geçmişti ve artık tek dileği tanrının onu yok etmesi yönündeydi. 


"Evet, sana karşı geliyorum! Artık benim için hiçbir şeysin. Bunca yıllık ömrümde artık anlıyorum ki tek eğlencen bizim gibi fânilerle alay etmekti. Şimdi ben de seninle dalga geçiyorum. Tüm isteklerini yerine getirdim ve beni cennetine kabul ettin. Fakat sana daha fazla iman etmeyeceğim, artık benimle ne yaparsan yap! İster kızgın ateşlerde mahvet, ister yok et!"


Adem'in bu sözleri melekler arasında büyük bir hengameye yol açtı. Binlerce yıl öncesinde cennetten kovulan şeytana benzettiler bu genç adamı. Yalnız bunca yıl iman ettikten sonra Tanrı katında isyan eden birinin var olabileceğini hiç düşünmemişlerdi. Bu büyük kaosun yeniden tekrarlanması Allah'ı daha çok öfkelendirdi ve sonunda yüce yaratıcı kararını bildirdi. 


"Sen, bana iman eden ve sonra yolundan dönen Adem! Senin için en büyük ödül yok olmaktır. Fakat bunu yapacağımı düşündüysen vay hâline! Bunca isyanın karşılığında sana uygun gördüğüm tek ceza yaşamaya devam etmektir. Seni cennetten kovup tekrar dünyaya göndereceğim! Diğer insanların aksine sen bir sonraki kıyamet gününe dek yaşayacaksın. Cennette sana verilen sonsuz yaşamı dünya gözüyle türlü acılar çekerek yaşayacaksın. Öyleyse git ve Rabb'in sana verdiği hediyeye layık olmaya gayret et!"


Adem bu karar ile yeniden doğdu. Farklı bir zamanda farklı bir ülkede yeniden yaşamaya başladı. Tüm anıları yerli yerindeydi ve her şeyin bilincindeydi artık. Onun için sonsuz döngü işte böyle başladı. İkinci kez cennetten kovulan ve belki de tekrar tekrar cennete gidecek olan Adem'di o.