İnce bir yağmurun içinden geçiyorum

Ne sırılsıklam ıslanıyorum iliklerime kadar

Ne de tedirginim illegal bir ölümden

Bakıyorum da herkes, kendi günahının içinden

Laf yetiştiriyor başkalarının günahlarına

Dizlerinin boyu kadar

Ama her ne hikmetse gitmiyor hiç kimse 

Bir ermişin ayak izinden, arpa boyu yol kadar 


Adil bir yağmurun içinden geçiyorum

Her şey net, her şey aklımda ayan beyan

İki şey yok yalnızca hatırımda, bir dün bir de yarın

Netliğime bakma içimde sonsuz bir galeyan

Senden ibaret işte yürüdüğüm bütün yol

Sağlı sollu uzanmış bu ağaçlar sanki saçların


Sen avuçlarımda sırılsıklam kanatlı bir güvercin

Kızgın bir yağmurun içinden geçiyoruz

Sonu gelmiş gibi bir şeylerin 

Bu düşen yıldırım şu çakan şimşek

Kopuyor gökte bir gürültü bir tantana

Korkma, seni göğüne salacak kadar seven bir ademin elindesin

Şöyle düşün, göz kırpıyorum Tanrının diliyle sana


Bitecek elbet bu yağmur, son bulacak karanlık

Sen kendi göğüne kanat çırpacaksın

Ben şiir okuyacağım balıklara Sarayburnu sırtlarında

Elbet biz bu ölümlü sevmelere alışacağız

Buluşacaksak şayet bir gün

Beyoğlu'nda bir sokağın adam kayırmaz eşitliği içinde

O boyalı duvarın saçakları altında buluşacağız