Bağırsakları görünen atın

Dışa vurulmuş kalbin kapandığı yere doğru

Aralık kalan mesafesinde

Yazgılı elleriyle bir kadının su taşıması

Kınalı değil ki

kına görmemiş bu kadının 

bakışında

Atın bağırsakları

Çöllerden dağlara uzanan sessiz kırpıntı

Bir tüy kadar ağır ilerlerken yaşamak

Varmak olmayınca uzayan yolun

patikalarına benziyor yüzüm

Utançla mı yaşıyorum ki? 

Göğü benden önce deliyor

Bu șehrin binaları

Artık mucizenin adı bile yok

Kiralık hatalarla biriken yalnızlığımıza son defa bakalım

Șerh koyuldu ona 

Ve mühürlendi

Mührü kara


Tütün kanayan yere basılmış yine

Diș ağrısı

Diș yokluğu gibi bir hiçlik

Her uzanıșında dilin ucu

Buluyor yokluğu... Hiç


Neden bana bunu yaptın diyorsun rüyada

Sen bir tek benim konuştuğum şeyi duyarsın

Gözlüklerine bakıyorum

Acaba diyorum bu da mı görüyor ciğerimi

Bağırsaklarımı

Ama biliyorum sevgi bir bedeni göremez görünmezim ben

Şurubumu içtim

Uslu çocuğum

Kimseyle konuşmak zorunda olmamak için.

Ölü doğan çocuklar

Kimliklerine bakıyorum

Adı bebek hepsinin

Atın bağırsakları dışarıda durdukça

Tütün nihayet duman değilse

gözünü açmadıkça kadın aydınlığa

Bu ağrı sürdükçe 

Biliyorum bu çocukların hiç adı olmayacak