Bir varmış ya da hiç var olmamış bir kız yaşarmış köyün birinde. Bu kızcağız ailesinden çok uzakta tek başına yaşarmış. Onları çok özlermiş ama istese de gidemezmiş çünkü daha önce çok fazla hayal kurduğu için bu uzak köye sürgün edilmiş ama o yine de hayal kurmayı bırakmamış. Sürekli ailesi ile ilgi hayaller kurarmış. Tıpkı peri masallarında olduğu gibi onları saraylarda yaşatmak, çok zengin olup herkesin gözünde çok başarılı, yetenekli bir kız olmak istermiş ama ne yazık ki bu hayallerini gerçekleştirmek için elinden bir şey gelmezmiş.
Sürgüne gönderildiği bu köy zalim insanlarla doluymuş. Kime güvense, kimi sevse ona hep kötülük yaparlarmış. Artık o kadar bezmiş ki bizim kız, insanlara güvenmemeye başlamış, artık hiç kimseyi sevemez olmuş. Karşısına hep onu sevmeyen, onun kötülüğünü isteyen insanlar çıkmış ama hep insanların kusurlarını görmezden gelmiş. En sonunda canına tak etmiş ve kötü biri olmaya karar vermiş. Bütün bu olanlardan sonra artık hayal kurmamaya başlamış; belki de kendini cezalandırmak için, belki de sürgüne neden gönderildiğini unutmak için... Artık onu hayatta tutan tek şey ailesine duyduğu özlemmiş.
Hâlâ özlediği bir ailesinin olması onu mutlu eden tek şeymiş çünkü artık duyguları yokmuş. Kimseye karşı bir şey hissetmiyormuş. Aslında ailesini özlemesi de güzel bir şey değilmiş tabii, sonuçta onlarla yan yana olmak varken kim özlemeyi tercih edermiş ki? O yine de onları özlemeyi severmiş çünkü eğer sonunda kavuşmak varsa özlem güzel bir duygudur dermiş. Yaşamak için amacı kalmayan küçük kızın tek istediği şey artık ailesine kavuşmakmış. Onları bir kere daha görebilmek için yaşıyormuş. Aslında utandığı için kimseye söylemediği bir neden de varmış.
Tabii biraz da olsa onun sürgün günlerinin güzel geçmesi sağlayan bir oğlan varmış, onu çok fazla görmese de gördüğü zamanlar günü hep güzel geçermiş, on saniye bile göz göze gelse o on saniye ona mutlu mesut geçermiş, bir on yıl gibi gelirmiş. Ama onu daha fazla görmek istemezmiş çünkü onun tıpkı daha önce karşısına çıkan insanlar gibi onun da zalim olduğunu düşünürmüş. Onu tanımamış hiç ama yaşadıklarından dolayı bütün insanların aynı olduğunu düşünmeye başlamış, gerçeklerin pek mutlu edici olmadığını bilse de onunla ilgili güzel hayaller kurmayı severmiş ancak öyle mutlu olurmuş ama tıpkı diğer hayalleri gibi onları da çıkarmış hayatından. Onlar da çıkınca hayatından hiçbir şey kalmamış. Çünkü hayatı hayaller üzerine kurulmuş, kendisi koca bir hayalmiş, kendi kendini kendisi var etmiş. Hayaller kurmayı bıraktığı zaman bir daha hiç var olmamış.