İnsan, tanrının arka sırasında oturan haylaz bir öğrencidir. Dersine hep eksik çalışır ve ön sırasında oturan mükemmel olandan kopya çeker, ortaya çıkardığı şeye de sanat der. Kiminin yeteneği vardır, güzel şeyler yaratır ve o güzel şeyler, görenlerde hoş duygular uyandırır. Dünya cennetten küçük bir kare ise sanat da asıl yaratıcının insan üzerindeki etkileridir. Çamurdan değil miydi Adem? Ruhundan üfledi ona Tanrı ve can buldu çamur, işte buna benzer insanın sanatı da... Önce heykel yapar ve eğer iyi bir kopyacıysa ve yeteneği de varsa o heykel, kendini yapana en yakın özelliklere sahip olan eser olur. Yeteneksiz olana gelince o sadece taştan heykeller yapar, ne kendine benzer ne başkasına, bakanın gözüne hoş görünmez, ruhuna güzellik üflemez. Şairlerin durumu da buna benzer, yazılmış en güzel sözlerden kopya çekerler, tanrının sözünden... Kimi güzel okur iyi anlar, kimi zorla okur yanlış anlar. Bu ikisinin yazdığı bir olur mu? Hiç taş heykel ile canlanmış heykel bir olur mu? Taştan taş yapmak meziyet değil, taşı taşlıktan çıkarmaktır asıl meziyet. Okunduğunda ruhunuza esenlik vermeyen yazının size ne yararı var? Kusurlarla doludur insan çünkü kötü bir kopyacıdır. Hep kusur dolu da değildir. Hiçbir varlıkta olmayan erdeme de sahiptir o ama onu ortaya koymak asıl iştir yani taştan taş yaratmak değil taşı taşlıktan çıkarmak gibidir. Zor ama kıymetli... Zor iş her zaman kaçınılan iş olmuştur, kolay yol ise en çok tutulan yol. Yaratma gücüne sahip olan insan erdemli yolu tutmak yerine bayağı olan yolu tutmuştur çoğunlukla, niteliksiz kalabalığı kendine kitle edinmiş bayağılın adına da popülerlite koymuştur. Bu popülerlite sanatın içini iyice boşaltmış geriye sadece arabesk, kahır, vurdum duymazlık, bencillik ve megalomanlık kalmıştır. Kendini yeterli gören insan daha iyiyi aramaktan vazgeçer ve olduğu yerde saymaya ilerleyen zaman karşısında da gerilemeye başlar. İşin acı tarafı bunun farkına varmaz aksine ileri gittiğini düşünür, vay o gibi insanların haline!
İyi bir kopyacı olmalı insan; güzeli aramalı, çirkinden kaçınmalı, taşlara hayat vermeli, yaşayanlara huzur. Fenalıklardan bahsetmeli ama aşağılamak için değil doğrunun bulunmasına ön ayak olmak için. Güzel söz söylemeli insan, adına layık olarak yaşamalı.