İlan ediyorum:Şimdi ayrılık saati tüm dünyada. Mevsim yaz fakat kar yağıyor yüreğimin karanfil adlı ıssız sokaklarına. Bir otopsi görevlisinin cesedi kesmeye başladığı andaki tedirginlik var içimde, belki de benim neşterin ucundaki gövde. Sezai Karakoç’un, ‘’Bir gün gözlerimin ta içine bak/ Anlarsın ölüler niçin yaşarmış’’ mısraları yapışmış ruhumun bıçak kesiği yerlerine.

Kalemi tutan ellerim neden titrer? Gözyaşlarım neden tuğla kadar ağır olup, tenime değil de anıların ortasına düşer?Düştükçe neden yaşanmışlıkları Cengiz Han’ın orduları gibi un ufak eder?

Kafiyeler ile anlamlı olmaya çalışan, sözcüklerin coğrafyasında umutsuzluğu ilmek ilmek işleyen,Budapeşte’den uçup, yalnızlığının daracık kuyusuna düşen, çaresizliği gözbebeklerine mıhlayan, yaralı bir insanım. Belki de aşk için savaşan, tek başına kırk bin kişilik ordulara göğüs gelen, hepsini tek tek mağlup eden ama tek bir kelime ile yıkılan gerillayım.

Neden diye sormayın. Nedensizliklerin mahiyetinde kaybolup, neden diye sormayı cesaret edip, tekrar nedensizliğin prangalarına vurulduğum an anladım bu sorunun cevabının olmadığını. Hz. İsa, yüreğime elleriyle dokunup diriltmek istese beni, açmam bir daha iyiliğin içinde yatan kötülüklerin hüküm sürdüğü Dünya’ya gözlerimi…

‘’Umutlu ol’’ bu senfoniyi hep dinledim. Her duyuşumda yeni hayaller kurup, gerçekleştirmeyi bekledim.Fakat her defasında faili olan cinayetlerde ölüp, ‘’Fail-i Meçhul bir cinayet vakası’’ adlı damgayı yedim.

İnanın bana otopsimde bir şey bulamayacaklar, beni bir kurşunun, bir bıçağın değil,bir kelimenin öldürdüğünü anlamayacaklar. Anlamsız yaşamım, beni daha da anlamsızlaştıran bir ölüm ile noktalanacak. Bedenim toprakta, ruhum bir kadının kanlı ellerine bakışında ki sızlayışta kalacak. Mezar taşımda ismim değil, ‘’Soldu karanfiller, kurudu sonsuzluğa akan nehir, geriye kaldı sadece;’Can kırıkları’ ile yaşayan bir şair’’ yazacak.


Ah yaşam, adına sadık kalamadım. Kalmak istedikçe, yüreklerinin içinde Kaf Dağ’ını taşıyan insanların hedeflerine takıldım.Ve işte şimdi vefasızlığın, kof, karanlık çukuruna çakıldım. Yankılansın sesim yalnızlığımın bile sığmadığı kuyudan, tüm Dünya dinlesin, İlan ediyorum: Şimdi ölüm vakti…