On üç Numara:

İdrakin başladığına ilk delalet, ölmeyi istemektir. Bu yaşam dayanılmaz hale gelir, başka bir hayatın elde edilmesiyse mümkün değildir. Kişi ölmeyi istemekten çekinmez, nefret ettiği eski hücresinden alınıp zamanla nefret edeceği yeni hücresine konulmayı ister. Bunda aynı zamanda, bu taşınma sırasında efendisinin koridordan çıkagelip mahkuma bakacağına ve “ bu adam yeniden hücreye kapatılmayacak. O benimle geliyor.” Diyeceğine dair bir inancın kalıntısı vardır. -Kafka


İnsan yaşamı anlamaya başladıkça. Çocukluğun o güzel şen şakrak yaşantısından çıkmaya başladıkça ölmeyi ister. Yaşamak yaşadıkça ağır gelmeye başlar insana. Görmek değiştirir beynin tüm hücrelerini. Akışı yeniler. Zamanla içindeki yaşama sevincini bitirir görmek. Çiçek son yaprağını düşürdüğünde gönlünün derinliklerine. Yeni bir güne uyanmanın sevinci biter. Zaman en büyük düşman kesilir. Geceler en büyük sırdaşı olur. İzler tek başına kaldığında film şeridinde hayatını. Sonrasında dalıp gider gökyüzüne. Anlatır yıldızlara yaşamın ve hayatın kötülüklerini.  Gecenin sessizliğini dinlerken hayallere dalar. Başka bir evrende farklı bir hayatın hayallerini kurar. Bunların hiçbirini hak etmediğini düşünür. Ardından yeni bir yaşam ister, kurtulmak ister hayatından. Yeni güneşli bir güne uyanmanın hayali ile başını yastığına koyar. Zincirlerinden, prangalarından kurtulmak ister. Efendisine yalvarıp durur. “bana bir şans daha ver… Ya da bana istediğim ölümü ver”


Bir şans daha her şeyi değiştirmek için yeter mi?


 Yeni yaşamında ilk gününe uyandı. Her gün bunun hayali ile uyumuştu. Hayalini kurduğu güne uyanmak. Başarmıştı yıldızlara anlattığı düşlerini. Yeni çiçekler açmıştı gönlünde. Eski hayatına gülerek küfürler ediyordu. Efendisinin ayaklarına kapanıyordu yeni şansı ona verdiği için. Sorunun eski hayatında olduğundan emindi. Yeni yaşantısı ona güneşli günleri getirmişti. Mutluluğu huzuru sonunda bulmuştu Değişmişti her şey…? Ta ki yeni zincirlerini fark edeceği güne uyanana kadar. Neyi yanlış yapmıştı. Her şey güzel giderken ne gerek vardı bu zincirlere. Yeni hayatı ona güzellikler yerine eskiyi getirmişti. Ya da efendisi ona büyük bir oyun oynamıştı. Belki de sorun zincirde değildir. Bu düşünceleri eskiden olduğu gibi geceyle düşünmeye başlamıştı. Eskiyi geri getirmişti zincirler. Ölmek istemek, zamanın bitmesini dilemek gibi…

 Değişen tek şey vardı oda zaman. Değişmeyenler ise kişi, düşünceleri ve onun asla değişmeyecek bakış açısı. Belki de efendinin istediği tek şey vardır. “Görmek…”