Bugünkü hikayemiz Aşk Tanrısı Eros'un, Miletos’un (Günümüzde Aydın-Didim civarı) kralının dünya güzeli kızı Psyche‘ye olan aşkı…

Psyche o kadar güzel, o kadar güzelmiş ki görenler dönüp dönüp bakar, bakmalara doyamazlarmış. Namı bütün ülkeyi sarınca Afrodit (güzellik tanrıçası) az biraz kıskanmamış değil hani. Ne bu demiş, herkesin dilinde bir Psyche gidiyor... Öyle güzel, böyle alımlı, o saçları, o teninin pembeliği derken hafif bir kıl olmuş görmeden daha. Merakı da cabası. Ben demiş bu kızı ne yapayım da güzelliği konuşulmasın, tek ben konuşulayım diye düşünürken aklına zalim planı gelmiş. Oğluna planından bahsetmiş. Bu arada asıl bomba, sıkı durun, Afrodit’in oğlu kim, bilin bakalım? Aşk Tanrısı Eros. Ay ben şok dediğinizi duyar gibiyim, doğru duydunuz. Kaynana gibi kaynana Afrodit, gazabından korkulur yani. “Oğlum oğlumm, benden güzel kimse olamaz, git şu kıza ok at da bir canavara aşık olsun, defolsun gitsin bu diyarlardan." demiş. Bütün olacaklardan habersiz canım Psyche, bir çeşme başına su doldurmaya giderken Eros okunu hazırlamış ama güzelliği karşısında eli ayağı birbirine karışmış, oku kendine saplamış. Eros'a da iyi olmuş, milleti aşık et dur. Sen de yaşa, oh olsun, al sana. Eee, Eros Efendi, o oklar öyle kılıfında durduğu gibi durmuyor değil mi? Kıyamamış canavara vermeye ve onu, uzak bir saraya götürmüş. Orada sadece karanlıkta yanına gider ve gün ışıdığında yanından ayrılırmış, aşklarını sadece böyle yaşayabileceklerini söylemiş. Psyche, bir gece merakından Eros uyurken yüzünü görmek için ateş yakmış, o sırada Eros uyanmış, orayı terk etmiş. Terk edilen Psyche, ah be, aşkın gözü körmüş meğer dese de aman Eros, canım Eros, gitme dese de elinden bir şey gelmemiş.

Eros sevgi, Psyche ruh ise sevgi ve ruh birbirinden ayrılmaz, ayrılamaz bence, ya sizce?

Bu arada Afrodit mi ne yapmış, Eros ile Psyche'nin düğün altınlarıyla evinin eşyalarını yenilemiş.