Her şeyi ve herkesi kontrol edebileceğine inanan zihinler yitip gitmeye mecburdur. Değerleri ne olursa olsun...

 

Bizlerin dışında gerçekleşen olaylar için hiçbir hükmümüzün olmadığını bilmemiz, anlamamız lazım.

 

Birinin bizlere karşı olan ve herhangi bir şekilde bizi rahatsız eden/edebilecek davranışından karşı tarafı suçlayarak değil, ben biriciğim ve bunu hak etmiyorum diyerek sadece ve sadece kendimizi o ortamdan, o kişilerden uzaklaştırarak koruyabiliriz. Kontrol edebileceğimiz tek şey kendi davranışlarımız ve dışavurumumuz.

 

Kendi etik, adalet ve güven süzgecimizin üzerinde kalan her parçayı ya öğütürüz ya da bunların işe yaramaz kısımlar olduğuna karar verir çöpe atarız.

 

Nerede tutukluk yapar bu harika model, bir bakalım. Biraz daha derinlere inmek lazım. Kişiselleştirme dediğimiz şey çağın en büyük mutsuzluklarının kapısını açıyor, önce bunun üzerinde düşünmek lazım.

 

Birçok travmadan, çevresel faktörlerden ve de en önemlisi sınıfından bağımsız olmayan, sonucunda kitleler halinde depresyona sebebiyet veren çarkın mekanizmasını iyice kavramak gerekiyor.

 

Her maruz kaldığımız olayın, durumun karşısında ben bunu hak edecek ne yaptım diye düşün taşlarını dizmek ve olayları/konuları bu şekilde ele almak çoktan çamura batmış bir tekeri daha da batırıyor; bunu anlamak, görmek lazım. Tek yapmamız gereken biraz daha cesaret.


Duygularının köklerine inememiş bir insan biraz yarımdır. Her etkinin vücudumuzdaki tepkilerini gözlemlemek ve dış etkinin sadece duygular ile ifadesini gerçekleştiren, sözüm ona bizleri güçsüz gösteren, halbuki evrimimizin ayrılmaz parçası, hislerimiz ile barışmalıyız... Hislerimizi öncelediğimiz an, en içinden çıkılmaz haller çıkılır olur. Fazla düşünmeye gerek yok çünkü buna vakit yok. Her bütünü kabul etmeliyiz. Her olanı kabul etmeliyiz. Her geleni kabul etmeliyiz. Her şeye açık olup, bize iyi hissettireni, evet ben böyle benim dedirteni seçmeliyiz.

 

Önce seni, gerçek seni bul. Çekinmeden, korkmadan, tüm çıplaklığıyla seni bul.

 

Sen seni bulunca istenen değil, isteyen olursun ve bu istek ne kişiler olur ne de maddiyat.

Sadece seni sen yapan koşulları istersin, bununla yaşarsın çünkü senin beynin, senin anıların, senin hatıraların. Ve inan bir saniyeyi boşa harcayacak ne lüksümüz var ne vaktimiz.

 

Sıcak havanın ağaç altları var; serin tutan, koruyan… Ağacını seç, onu sev ve yalnızca ona bak.