Buraya gelmeden bir gün önce son kez dostlarıma veda etmek istedim. Sizi ziyaret edemediğim için affedin beni, her şey çok ani gelişti. Abarttığımı düşünmenizden korkuyorum ki abartıyor da olabilirim ama beni yargılamayacağınızı ve ayıplamayacağınızı biliyorum. Yürüyüşlerim sırasında en yakın dostlarım ağaçlar ve ölüler oldu. Gitmeden son bir kez onları görüp, onlara kitap okumak istedim. Mezarlığa her gittiğimde oturduğum bir bank var, yine oraya oturdum, daha konuşmaya yeni başlamıştım ki beklenmeyen bir ziyaretçi geldi. Simsiyah, yeşil gözlü bir kedi. Etrafımda dönmeye başladı, korkunca ayağa kalktım, hemen yerime geçti, yanına oturayım dedim, daha ben oturmadan yanıma geldi. O üstüme üstüme gelirken ben de kaçıyordum, en son kendimi kediyi ikna etmeye çalışırken buldum "Bak ölüler üzerimize gülüyor, lütfen dur artık!" diyordum durmadan. Sonra ölülerden onlara ölü dediğim için özür dilemeye başladım. Durumun komikliğini fark edince mezarlığın orta yerinde katılıp kaldım, sanki hep birlikte gülüşüyorduk. Halimi görseydiniz büyük ihtimalle delirdiğimi düşünürdünüz ama ben o kadar keyif aldım ki o yürüyüşten... Bu arada kedi eve gidene kadar peşimi bırakmadı, en son arkama bakmadan kaçtığımı hatırlıyorum. Her neyse, bırakın beni, sizin yürüyüşleriniz nasıl gidiyor? Son mektubuma uzun süredir bir cevap yazmadınız, sanıyorum ki çok sıktım sizi. Kendimi de.