Ağaçlara hicran çöktü,
Başladı dalların yaprak dökümü.
Şimdi çocuklarda oynamıyor kırlarda.
Umut dolu gözlerle bakanlar, gideli çok olmuş şehirden.
Günler nereye kayboldu ki bir anda böyle?
Göğe siyah çarşaf mı çektiler de çöktü karanlık?
Ya da güneşe gölge mi düştü ne?
Yoksa sen kuytularda ağlıyor musun yine?
Saatler durmuş ve geçmiyor zamanın hükmü
Sözler yerlere düşmüş ve bozulmuş bütün yeminler.
Kim temizler bu günahlardan bizi?
Susma söyle,
Hangi tövbe arındırır ruhumuza bulanmış kirden bizi?
İnanılmış hangi tanrı şimdi kucaklar beni?
Bir hengamenin ortasında hayıflanırken rastlıyorum kendime
Aynalardan silinmiş suretimi arıyorum.
Kendi sesimi unutturmuş bana
dimağımı parçalayan düşünceler.
Yabancılaştırmışlar bana beni.
Tanımsız, anlamsız, manasız bir devrana kurban adamışlar beni,
Haberim olmamış.
Şimdi sırtımda açılan yaralara bir yenisi daha ekledi elin.
Açığa çıktı saçlarına fısıldadığım bütün dileklerim.