Ağır duygu, boğazımda bir yumru oluşturarak kalbime, oradan da mideme iner, beni yere yapıştırır. Yer çekiminin varlığını her hücrem hisseder ağır duygu gelince, yerin dibine çekilirim. Ağır duygu yıkıcıdır, darmadağın eder. Tam yeni bir umuda sarılmışken, yeniden sevmeye başlamışken, dünya gözüme ilk defa bu kadar güzel görünüyorken ağır duygu gelir. Yerle bir eder her şeyi.


Bazen düşünüyorum da ağır duygu, belki de hep benimle olan bir şeydi. Belki de ben büyüttüm onu içimde usul usul. Kendimi bildiğim o ilk andan beri, çeşitli maskeler takarak değişmiş gibi görünse de özünde aynı hiçlikte hissettiren bu duygu; en başından beri benimleydi, içimdeydi biliyorum. İçimde var oldu, büyüdü, sonra da esiri oldum.


Güvenmeye başlarım, ağır duygu gelir.


Sevmeye başlarım, ağır duygu gelir.


Ağır duygu, önce ufacık bir siyahlık düşürür kalbime. Şüphe. Utanç. Yetersizlik. Sevgisizlik. O siyahlık bir mürekkebin suda dağılması misali usul usul büyür, tüm kalbime yayılır, sonra tüm vücuduma... Simsiyah olurum; üstelik sadece bedenim de değil, aynı zamanda ruhum. Aynalardan kendime bakarım, gördüğüm kişi ben değilimdir artık. Sevilmeye layık olmayan birisidir, sevilmeyen olurum. Sevilmemelerim haklı çıkar. Şüphe her yanımı sarar.


Yine de düşünüyorum da, ağır duygu iyiliğimi düşünüyor belki, korumak istiyor beni. İçime kapanmamı öğütlüyor, hiçbir şeye güvenmememi söylüyor, hep en kötüsüne hazır olmak zorundasın diyor. Kimseden duymadığım iğrençlikte lafları ağır duygu söylüyor bana. Ne zaman uçarı bir hareketimi görse boğazıma yapışıyor. Ama gel gör ki ağır duygu, ne zaman ağlamaya başlasam usulca yanıma yanaşıp aslında beni sevdiğini söylüyor. Beni sevdiği için kollamak istediğini. 


Ağır duygu, ya hep benimle kal ya da git. Hep benimle kalırsan, tüm karanlığına rağmen bu karanlıkta bir nefes bulmanın yolunu bulabilirim çünkü belki. Ama sen her bir daha hiç gelmeyecekmişsin gibi gittiğinde, ve karanlık odamın duvarlarındaki çatlaklardan ışık huzmeleri içeriyi aydınlatmaya başladığında, parlak bir geleceğin beni beklediğini zannederek hayallere kapılıyorum. Sonra birden sen geliyorsun; olanca kasvetinle, sevgisizliğinle, nefretinle... Ya hep benimle kal ya da git. Çünkü bundan böyle hayatım boyunca tek gerçekliğim karanlık olacaksa dahi, bu durum ışığımın bir yanıp bir sönmesinden iyidir.


Bazen diyorum ki, ruhuma bir kıymık gibi batan, bir artıp bir azalan o siyahlığı silmenin bir yöntemi illa ki olabilirdi. Belki de olamazdı, belki de ağır duygu hiçbir şeye rağmen bırakmazdı beni. Umutlu bekleyişten ve ütopik pembelikten çok uzakta hissediyorum şimdi. Ağır duygu tüm zehriyle kanıma, ruhuma yayıldı.


Ağır duygu yeniden gelişini ne kadar çok ertelerse o kadar yıkıcı bir şekilde geliyor.


Yine de ağır duygu beni, bu hayatta kimsenin tanımadığı kadar çok tanıyor. Ustaca yakıyor canımı. Nereme vurursa tüm vücudumdan kanlar boşanmaya başlayacak, iyi biliyor.


Derken bir gün ağır duyguya yeniliyorum.


Ağır duygu alıyor beni, en başından beri götürmek istediği yere götürüyor.


Olmam gereken yere.


Ağır duygu belki de bana bir iyilik yapıyor.