Doğmayı yeniden anlıyorum ve hiçlik doluyor

bana, farklı var oluşlar sunuyorum acının olmadığı uyanışlar

ya milyarlarca seçenek arasından neden çatlamak

ve şimdi biliyorum ki mutluluk tiksindirici bir şey. 

Dışarıdaki maddeye bakıyorum, içim korkudayken 

biri yalan olmalı biri kaybolmalı hemen aklımdan, 

Aynı yerden başlanılmadığını anlıyorum yaşamda

çiğ düşerken ölüme, üşürken kan akarken etten. 

Kaçıyoruz korkuyoruz ve kaçtığımıza dönüşüyoruz

dişleri birbirine geçiren acıyı duyuyorum yağmurda

doğarak ölüme açıldığını anlıyorum bazı çiçeklerin 

kayırmada, yoksullukta ve acıda yüzümü eşiyorum

Neden sonra zevk alınabildiğini anlıyorum ya da

çok uzakta olmadığını üşümenin ve tiksiniyorum 

herkes aynı biçimde ölmüyor ki kusuyorum geceye 

şarkım ve hecelerim hepsi bir küfüre dönüşüyorlar.

Sonra geceme böcekler dadanınca küfrüm diniyor

küfrüm ceset karşılıyor şarkı açıyor parlak renkte,

sonra her yerde oluyorum istemsizlikte ölünürken 

doğmanın eşitsizliği anlaşılıyor sıkı dişlerimden. 

Kötülük haklı bulunuyor güçlülük kucaklanıyor 

bütüne çaresizce bir dokunuş bizim varlığımız, 

çöküşe çiçekler, sıkışmaya şiirler yazılıyor yine 

her çocuğun gülemediğini anlıyorum mezarlardan

Ağlamalıyız, pencereleri açıp, yabanice, salyalarla

ağlamalıyız'ı anlıyorum gece ölüme dönüşürken, 

çıldırılmalı diyorum ve ayarlıyorum sayıklayışlarımı

rüyamda mutlu ve dinginsem onu reddediyorum. 

Aynı gökyüzüne mi bakıyoruz soruyorum kendime 

aynı şarkılar mı unutturuyor haksızlığı ve katledişi 

sıkıştırıldığımı bilerek aşağılanıyorum uyanınca 

uyanınca yetişebilmek, uyanınca doyabilmek anca. 

Bazı evlerin önünde çelenkler var kırık papatyalar 

kendine has kokusunu anlıyorum süssüzlüğün, 

ve ölüm bitmiyor ki hiç sebepsizce ışıklar sönerken

eşitsiz bir sabahı anlatıyor bana sokağın sessizliği

Doğmayı neden yeniden anlıyorum ki doğmayı 

yeni anlıyorum, kan dolu partizanca oyunlardan, 

bedenlerin dokunulmazlığı oylanıyor hileli zarlarla

hilelerden kimin dokunacağı anlaşılıyor soğuktan.