Başımda inanılmaz bir ağrı. Anlatılamayacak kadar nefes kesici. Sanki kafatasımın içinde beynimi yiyip bitiren bir şeyler var, beynimin içinde kazı çalışması yapılıyor. Uyutmayacak kadar büyük bir ağrı. Uyumamam gerektiği için hoşuma gitmiyor diyemem fakat dayanılmıyor. Bir ağrı kesici içiyorum önce. Yavaşça karanlığa doğru bakan gözlerim kısılıyor. Beynimin ağrıyan o bölgesinin uyuştuğunu hissediyorum. Acaba hangi bölgedir, ne işe yarar? Uyuştuktan sonra çalışmaya devam eder mi, yoksa eksik mi hissederim kendimi? Sorular eşliğinde bir sigara yakıyorum. Gözlerimde bir şimşek çakıyor adeta. Kulağımda bir çınlama. Sanki saniyeler önce sigaradan aldığım ilk nefesle ölmüşüm ama ruhum hâlâ ayakta. Dayan, geçecek, biliyorum. Ne zaman geçmedi ki? Bir sigara daha dayan. Kafamdaki sorular ağırlaşıyor saniyeler geçtikçe. Alçalıyor yavaş yavaş acının hissiyatı ile yere doğru. Yalancı bir kurtuluş bu. Kafamı dik tutup acıya katlanmam gerek. Neden ilaç etkisini kaybetti? Bir soru daha. Balkonun korkuluğunu kokluyorum. Aşağıya ne zaman baksam beni cezbeden sonsuz bir karanlık var. Gerçek kurtuluş gibi çekiyor beni içine, öyle hissediyorum. Aydınlıkta bırakacaklarımdan korkuyorum. Yaşanacakların hayali beni bağlıyor aydınlığa, fakat yaşanmışlıkların ağırlığı izin vermiyor yükselmeme. Kaldırıyorum kafamı. Artık hiçbir şey hissetmiyor gibiyim. Sadece beynim değil, dudaklarıma kadar uyuşmuş her yerim. Özgürlüğün tadını çıkarıyorum. Hayatımda hiç tatmadığım kadar özgürlük.