Sokak kedilerinin bakışlarına saklanmaya başladığımda, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum. Uyurken yüzümü duvar diplerine gömmekten garip bir haz aldığımı fark ettiğimde de. Ama neydi beni bu hale getiren? Dünyayı çekip elimden alan neydi? Bunu bilmiyordum ve daha pek çok şeyi de elbette. Hatırlamak, öğrenmek için çaba gösterdim hep. Okullara gittim, kitaplar okudum, kocaman adamlardan kocaman laflar dinledim, günü geldiğinde onlardan biri olabilmek için kıyasıya yarıştım. Sonra dönüp baktığımda, onlar hala kocamandı. Bense yel değirmenlerinin karşısında küçücük kalmış aptal şövalye gibiydim. Belki ben kendimce haklıydım, fakat savaş umutsuz olduğu kadar anlamsızdı da. Üstelik kimseye yararı yoktu, tek bir kişiye zararı vardı; o da bendim. Herkesin kolayca yaşadığı gibi nasıl yaşanır bilemediğim için bu durumun farkında bile değildim. "Anlamın" peşinde, "anlam" nedir bilmeden kovalandım durdum. Gözümde o kadar büyütmüştüm ki, bana bir amaç sunanlara inanamıyordum. Kendilerini kapattıkları dar kalıpları küçümseyip reddederken, aynı zamanda bir yerlere kapanabilmelerine duyduğum kıskançlığı bastıramıyor ve bundan nefret ediyordum. Neydi bu? Kibir mi, aptallık mı, beceriksizlik veya uyumsuzluk mu? Yoksa sadece ben mi? Böyle miydim, bu kadar mıydım, neden olmuyordu? Bu soruların ve sorgulamaların peşinden ayrılıp yolumu neden çizemiyordum? "Hayat dört şeyle kaimdir, derdi babam!" Kendimi buna neden ekleyemiyordum? Bunların cevabı yok, aradığımı söylüyordum soranlara ama yalandan elbette. Bitmeyeceğini bilerek, üstelik ne aradığımı bile tanımlayamıyorken adına nasıl arayış diyebilirim ki? Ama yine de devam ediyor işte, öyle ya da böyle, yeterince saçma olduğuna karar verene kadar da edecek gibi görünüyor. Cevap aramak yerine soruları unutmalıydım, büyürken bunu yapabilmeliydim, yapamadım. Hatta unutmam gerekenlerde ibaret kaldım. İnanmasam da günün birinde belki "bulurum", kim bilir? Ama bulduğumda eminim ki bu kez de cevaplar eskimiş yahut sorular değişmiş olacak. Ve o güne dek, sanırım yapabileceğim tek şey; varoluşumu, karşıma çıkan modern yel değirmenlerinin uğrunda heba etmekten fazlası değil. "Ah! Vita Bella"



"Ah! Vita bella, perché non torni più?" **


**"Ah! Güzel hayat, neden artık geri gelmiyorsun?"