Bu şiiri okurken "santur"un ne olduğunu merak ettim ve bir enstrüman olduğunu öğrendim. Biraz bakındım. Güzel bir örneğini de buldum. Bir taş ile iki kuş. Hem şiiri hem videoyu buraya bırakıyorum.


Şiir:

Yaralı ve hicazkâr bir santurdu
Zamanın gözeneklerine kürdîli
Efkârları sızdıran, Zagroslardan
Sınır ihlâliyle kalbimize sığınıp

Doğu'nun hicrânı bürünürken
Ağulu bir ezgiye, İsfahan'dan
İstanbul'a bir güzergâh izler
İpekyolu'nun kervanlarıyla

Herat'dan yahut Kandahar'dan
Buzkaşi macerası dediğin çılgın
Göçebeydi, yalnız ve yatugan
Halkların yaralı coğrafyasında

Acemaşîran, çargâh ve segâh
Vursa da çift zahme, biz ona
Gazeller ekledik gazelhanlar
Buldukça Acem diyarından

Bozgun unutturur ya bir şeyleri
Sesi boğulur öksüz kalanın da
Öyle oldu yüzyıllar geçerken
Şimdi hatıralarda kaldı santur