Kendi zihnim gibi bilirim karanlığı

Bıçak kadar çıplak

Işık kadar kararlı


Sonra haklıyken dağıldı sayın 

Kime fazla zar verildiyse

Onu ömrünü arttırmak için kullandı

Bu eziyet uzasın diye karşı koyduğum tork

Yani yüzüm

Yani görev bilinciyle öne atlayan Aort

Ortamca vagonu ailenin

Kimin onu itip kimin çektiğinden haberi yok

Kesilmiş veya yanık ot kokusu

Yani çedene gibi ama dişisi 

Yani neden 99 defa sesleniriz

Hareket etmiyor diye mi?

Tohumla duman onsuz

Duvarda yazılı bir söz değildi

Öyle bir şey söyledi ki duvar oldu

Yalnız gözlerini yumunca yürüyen resim


Eski bir süngüden yapılmış anahtarım

Kapı önünde bekleyişim ondan

Yok yere eridim

Kavuşmak istiyor diye düğüme razı

Kopuk ip gibi evet

İpler demedim


Kendi zihnim gibi bilirim ayrılığı 

Yan odadan, sıvadan, tırnaklarımla kalınlığının aynılığından, aynada oraya ait olmayan bir silis kumundan, sarı ve morla gri ve kimi zaman yeşille, hastane terlikleriyle belki- panduf da denebilir patik de- bana dokunan demirin kalitesiyle bilirim


Kolay korkmazdım

Bu mührü karnıma işlemeseydin