Neden korkuyorsun? Uyansana artık günlük on iki saat uykularından. Bir sigara içebilmek için bir dilim ekmek yiyeceksin alt tarafı, belki üstüne bir bardak su içersin ilaçların yarattığı ağız kuruluğundan kurtulmak için.

Kaç bira daha içmen lazım cebindeki bütün paranın bitmesi için saydın mı hiç? Ben söyleyeyim sana, on üç bira kalmış paranın bitmesine. Bir avuç paranın cüzdanını doldurmasına bir ay kalmışken hem de. Peki, her şeyin bitmesine kaç bira kaldı biliyor musun? On üç biradan az, iki paket sigaradan fazla.

Alt tarafı bir insan be oğlum, senden önemli mi? Gözlerimin içine bakıp söyle, kaçırma gözlerini benden. Ajite olacaksın diye korkma, korku en büyük krizdir bil bunu. Bağcıklarını bağla, en güzel ceketini giy, yürüyeceğimiz daha çok yol var seninle.

Kimse kimsenin sahibi değil ki, sen sana iyi hissettirmeyen o yollardan tekrar tekrar geçmek mi istiyorsun yoksa? O sokakları sevdiğinden mi, tenha yerler mi hoşuna gidiyor? Yalnızlığı mı seviyorsun tedirginliği mi? Git o zaman yüksek ve boş bir tepeden uçuruma bak. Atlarsın bile eğer istersen. Saatte bilmemkaç kilometre hızla yere çakılırken yüzüne vuran rüzgar yaşatacaksa seni, yere çakıldıktan sonra ölmenin anlamı yok ki. Ama girme o sokaklara bir daha. Çünkü o sokaklar seni yaşatmaz. İşin komik kısmına geliyorum, o sokaklar seni öldürmez de.

Ne o? Gerçekleri duymaktan haz etmiyor musun hâlâ? O zaman koş bana bir çakmak bul en acelesinden. Söyleyeceklerim bitmedi daha. Kendine de bir bira kap gelirken.

Neden paraladın oğlum kendini bu kadar? Güzel bir şeyleri mi berbat etmek istedin yoksa dümdüz hasta mısın? Sen bu asfaltları yaralamaz sanıyorsun ki o asfaltlar gerçekten yaralamazlar. Sen bu kan damlayan ellerini tutacak biri mi arıyorsun yoksa parçalamak için yeni eller mi? Aldın mı birayı? Güzel, şimdi aç ve bitir. Ama şişesini atma, üzerinden yıllar geçmesine rağmen atılmayan güzel mektuplar gibi.

Peki ya sen kaç durak, kaç semt ağladın? Kaç kadın yasakladın? Kaç havluyu kirlettin, kaç kişiye sarıldın? Ağlama, cebimde paketi açılmamış iki gazlı bez daha var ama sen bırakma kendini yalvarırım. Akan kanı durdurmak artık imkan dahilinde ve senin yaraların var. Yaralısın.

"Kafama bir silah dayasan ellerinin güzelliğine ağlarım" diyordu bir yazıda. Şimdi biliyorlar ki kafamıza bir silah dayasalar bıçağımızla dürtüyoruzdur kalplerini. Şimdi biliyorlar ki kafamıza bir silah dayasalar o kurşun teğet geçer bizi. Kafamıza bir silah dayasalar kılıcımızı kuşanmışızdır çoktan. Ama sen beyaz bayrağı çekme yalvarırım. Çünkü kazanmış olsan da bu savaşı, göğsünden oluk oluk kan akıyor. Ben o kanı durdururum ama o kanın durmaya da niyeti olmalı. Yardım geliyor bak, pes etme yalvarırım.

Pes etme yalvarırım.

Pes etme. Yalvarırım.