Bana büyük bir bluz verin.

Kendimi topluyorum.

Dağıttığım tüm benleri,

Hayallerimi, umutlarımı, neşemi...

Ağızlara sakız olmuş,

Hayatımın cikletlerini de koyun lütfen!

Hah! çıtlatılmış çekirdeklerimi,

Peyda olmuş tüm kusurlarımı da koyun.

Günahın mevvesi acı ama cezbedermiş.

Sahi ben bu meyveleri bir ömür nasıl hazmedeceğim?

Adı tecrübe, aslı akıllı acı olan bu şeyi

Kaç öğün tüketebileceğim?

Akıllı acılarımı tespihlere dizip

Camilerde zikir diye çektireceğim.

Belki bir günah boncuğuma,

Bir dua düşer,

Bir gözyaşı değer de temizlenebilirim.

Topladığım benlerden çeşmeler de dikeceğim.

Birkaç avuca buz gibi düşüp

Günahlarımı üfleyeceğim.

Hüznümden ıslaklar vereceğim toprağa.

Çimenler bitireceğim gözyaşlarımdan.

Belki günahlarımın zekatını verdikçe

Ben de acılarıma tecrübe diyebileceğim.

Bakışlardan günahlarımı kaçırdıkça

Yalnızlığın kuyusuna çekildim.

Sesimle, gözlerimle, ayaklarımla terk ettim.

Her bakışa bir tokat verdim kendime.

Seçmek istemediğim şeyleri seçmişken ben,

Aslı akıllı acı olan tecrübelerime olgunluk mu diyeceğim?

Hatasızlığı hatalardan öğrenirken

Hatasız mı diyeceğim?

Ne çok isterdim hakikatin

Çıplaklığına pankart açabilmeyi.

Hakikatin yüzünü tersine çevirmeyi.

Hakkaniyete eremeden,

Hakikat peşine düşenleri sergilemeyi,

Ne çok isterdim!

İşte belki ben acılarımı hakkaniyetle seversem,

Tecrübe diyebileceğim.