I.

Sofradan bana bir somun bölündü

Sıkıntı tükettim kaçtım beynimin duman sahasından

Yüreğimin kuşu kanatlandı şimdi temaşa ediyorum onu

Ben seyirde bahse gelen bir cümle olmak için dünyaya

Kalbimin tohumlarını serpiyorum bolluk inancıyla

Bahse girerdim kendimle

Kaybeder ve yine girer rüyanın pençesine yem olurdum

Mazhardım ağyarın takdirine bilinmez şekilde

Ama sahip değildim tanışıklığa, tanıdığım bir yalnızlık

Ben hücremde ölmeye mahkum olsam bile

Şu sürgünün kanadını açıp bakacak bir çift göz iki kelam edecek yok mu?

Bağırdı ekseriyet biz de yalnızız diye peki niye?

Onlar kendi mi seçti yoksa itildi mi?

Ki yıllarımı aldı biraz anlamam

Özgürlüğün faniliğini teslim alan ölüm

Tövbe vakti berzaha varan gönlüm


II.

Bir yürüyüşe çıkacaksak gece yarısı

Mezarlıkta buluşalım birbirine kenetlenmiş olsa bile soğuk

Ve ben o vakit Loti'den temaşa ederim kodesi

Kodeste ışık yanıp sönüyor ki o da ne anladım sonra

Mors alfabesiyle mesaj veriyor

Üşüsem de umuruma amade olmayacak

Oldu meyveler taşlandılar yere düştü çürüdü diyordu


III.

Tükettiğim biraz sıkıntının kırıntısı vardı

Her pazar akşamındaysa samimiyet

Ve içermeyen otogar

Her vuslatta hasta yatağında pazı ile harp

Gamdan doğan ayyaş sarsılınca ket vuruldu dile

İpte cambaz kalbim ayaz

Risk mantığımın çetelesi

Tırmandığım engebenin şövalyesi

Kıyımıza vuran her dalgada nazar

Kahrına davran kanadın yazar


Yitik olgu diyarından yetiş bana üzüntü