“Ben sahra çölüne düşmüş kör bir dilenciyim. Umduğum ve bulduklarım arasında hep çok fark oldu benim. Bu farkın içinde dağıldım. Her dağınıklığın içinde bir düzen vardır. Ben düzensizliğin dibinde en makul yerdeyim.”


Birkaç galaksi gezip seçimimi yapmalıyım. Beyaz zarflarla oy vermeliyim. Birini öpmeli ve arabayla dolaşmayı öğrenmeliyim. Yüzerken ayağıma bir balık dokunmalı, gökyüzünü yüz farklı yerden seyretmeliyim. Gün görmemiş yerlerde oturmalı, yerin dibinin tadını turşu suyuna benzetmeliyim. Parçalanmadan bölünmeyi bulup Nobel’i alıp götürmeliyim. Gözlerimde ateş saçan bakışlarım olmalı, bir de yol arkadaşım. Yüzsüzlük yapıp bir arkadaş daha istemeliyim. Ağustoslar Güney yarım kürede neden soğuk bilmeliyim. Başa dönebilmeli, geriye sarınca tam istediğim yerde durabilmeliyim. Tarihten sıyrılabilmeli, doğru ata oynayabilmeliyim. Kirpilerin iğnelerinden oklar yapabilmeli, yunuslar gibi gülebilmeliyim. Köpekler gibi aşık olmalı, aslanlar gibi sefasını sürmeli, sırtlanlar gibi cefasını çekmeli, akbabalar gibi beklemeliyim. Kaplumbağalar gibi sabırlı, ateş böcekleri gibi uçarı olabilmeli, bunları yapan hayvanlar hakkında çok hikayem var. Bazılarında başrolde bazılarında yan rolde. O hikâyelerin hepsini derlemeye çalışırken bilmem kaçıncı galaksinin Sahra adlı çölündeyim. Bulduğum umduğum gibi olmadı. Heybem dolmadı. Ben simyacı falan değilim. Çekilen yolda gösterdiğim ilerlemeler umurumda değil. Ben yolda oldukça yılda ne kadar gittiğimi hep bildim. Benim tarihten işte bu yüzden bağımsız olmam lazım. Nerede, ne zaman, nasıl diyemeyeceğim kadar düzensizliğin dibinde olabilmeliyim. Kendimi orada hayal edip en makul yerde olduğumu söyleyebilmeliyim. Yapacak çok iş var. Önce kendimden geçip arınabilmeliyim. Yardım edin.

Damarlarımdan çekin insan kanını. İnsana ait ne varsa bende olmasın istiyorum. Tüm duyguları tüm hatıraları tüm yaşadığım ve yaşattıklarımı hatta tüm yaşayacaklarımı çekip alın. Ondan bundan almışım her şeyi. Bazılarını en yakınlarımdan bazılarını adını bile bilmediklerimden. Annemden duygusallığı, babamdan gaddarlığı almışım. Yüzyıllık yalnızlığı, bunca insanın tüm günahını sırtlamışım, sanırım Kabil'in boş yere günahını almışım. İnsanların sahip olunca daha çok insan kabul edildiği parayı çekip alın. Paranın saygısını almışım. Parayla bile kazanılmayacak saygıyı almışım. Parasızlıktan kaybedilen saygıyı almışım. Hepsinden her şeyden biraz almışım. Bunca alınmış şeyle dolup taşmışım. Artık alacaklar listem boş olsun istiyorum.

Yaşasın tabula rasa ve anti maddenin iktidarı!