Bazı kitaplar vardır, fazla reklamı yapıldığı için fazlaca bir okur kitlesine sahip olur. Camus'un kitaplarını da bu kitle içerisine koyabiliriz. Kitabın belirli bir konusu olduğunu söyleyemeyeceğim sizlere. Özellikle şu konuyu işliyor diye tahlil yapmam da mümkün değil. Yazarın da böyle bir niyeti yok zaten... Eser boşlukta, kaygısızlık ve düzensizlik içerisinde olan bir karakterin hayatını anlatmakta; yine Sigmund Freud'dan etkilenmiş psikoloji tarzında yazılmış bir eser. Kitapta yazarın kaleminden çıkan, insanı zehirleyen öyle satırlar var ki keşke suya yazsaydın, rüzgara emanet etseydin sözünü...
Gündelik hayatın ikiyüzlülükleri, hayatın sahteciliğinden dem tutmuş bir kitap. Kısa bir kitap olmasına rağmen ağır bir kitap denilebilir.
Gözlerinizle dinlemek, kulaklarınızla görmek, zihninizle dokunmak... Burası Camus'un dünyası. İyi okumalar.