Söylesene güzelim sabaha varmadan sehere ermiş gözlerini
Kandırmaya yetmez mi geceden kalma sokak lambaları
Neler gördü bu lambalar?
Sokakta yürüdü bir adam ve durdu,
dedi ki
”Ayten ne işin var bu saatte burada?”
Direk gibi dikilmiş kafası, Ayten gittiğinden beri bu şehirden
Lambaların altında yine
Gövdesini pazarlamış bir yetim
Tenine değen elleri değmemiş bir yüreğe adamların
Suç doğmakta mıdır karanlığa
Yoksa lambalar mı yanar suç mahallinde
Söylesene ey insan, sen ruhunu nerede pazarladın?
Dikkatim dağınıktır buğulu aynalara baktığımdan beri
İhmal edilmiş seslerim var
münzevi düşlere esir olduğumdan beri
Aldanmaktır ya hani cennetten dünyaya düşen Adem'in suçu
Kanmamışsan artık sözlerime
Huzuru sen romanlarda ara
Güzelim bil ki artık dünya bir şiirdir
huzursuzluktan doğan
Gidişinse bil ki belirlemektir sadece ölümünü
Bil ki güzelim geleceğin hikayesi geçmişte yazılır
Tül tül, perde perde kalktı üzerimizdeki
sırlar
Yıkandım paklandım beni uğurlayan düşüşlerden
Hayır demedim, evet de demedim dilim kirlendi belirsizliklerle
Susmak da şimdi sularının durulmasıdır hayatın
Parklarımda yürüdüm, camilerimle uluydum
Kafamda üşümüş hayaller ilk bulduğu banka çökmüş
Uyan hadi düşlerinden, kaldır gri şehrin cesetlerini
Bir sevgilinin bir sevgiliye yalanlarını, bir köpeğin kendini sevdirişini, termosuyla bankları bekleyen çaycı amcayı
Şu köşedeki ayyaşın yalpalayışını
Suyun geceye doğru beyhude akışını
İtiraf et şimdi güzelim, her kaçış bir haklı çıkma çabasıdır
Kadere inanmaksa atını sürmektir zamana
Koşsan ki yakalayamazsın onu, yorulsan da durduramazsın onu
Dur da bak şimdi göğe gözlerime mil çekilen yerden
Körlüğümü anlatayım son kez aldan diye
Aldan ki bulutların yağmur dolsun
Ne bir eksik ne bir fazla
Usulca bırak damlalarını yansız ve yargısız ovalara
Üstü altından iyi değil toprağın inan
Bunu sen de anlarsın kanatlarını bıraktığın zaman
Ama son kez bil ki güzelim
Kanatlansan da uçamazsın kendinden öteye