Gönlün bahçesinde kurulu bir darağacı, aldanmış ruhlar hep orada asılır. Durma, at hadi kurbanına ilk taşı! Mürekkebi’dir sana yazan kalemin gözyaşı. Kederden kaçınılmaz gönlü körüm, uçtu kulaklarını öpen sevgi sözcükleri. Zihnimin sayfalarında saklıyorum, dilime dolanmayı bekliyor adın. Derin bir uykuydun gözlerimde, ben aklının köşesinde, bakamadığın o tozlu ayna. Ah düşmüş diline acıyor canın, senin için aşk; tenin ilacı. Şimdi ben, içinde nemfomanik bir ukte, sen ise, yabancı bir yatakta sınırları olmayan ülke. Elimde büyülü bir asa, dokunuyorum aldanmış ruhuna. Duyuyor musun nefretin çirkef sesini? Görenler seni celladım sanırdı, sen sana yazılanı temasından tanırsın. 

Ölüler diyarında yalnız değil ruhum.  Bekliyorum, elbet bir gün üfleyecekler sûr’u.