Şefkat yüklü alev martısı,

Damlaların yaylım dansı başlasa bir kaderde,

Kendini savursa hiçlik dolmak ümidiyle,

Haritadan bir yer seçse buğulu bir adam,

Katranlaşsa kale hamleleri mahcubiyetle.


Duygu yoksunu alev martısı,

Işıklar yansıyor sensiz caddelerine.

Tüylerinin saflığına sayınca anlamları,

Kıvılcım dalından düşen orkide,

Konamıyor varolmamış gecelerine.


Korku zırhlı alev martısı,

Batırsan bedenini erimiş hayallere,

Kirlenip çıksan kuzey topraklarına yıldızca,

Beklenti çamurunda dolu bir kadeh olsan,

Kokusuz bir karanfilin sayfalarını karıştırsan,

Gece sızdığında damarlarına panzehircesine.


Ve sözde alev martısı,

Sana söylemiştim gözlerimle,

Merdivenlerinden çıkarken nefes nefese,

Gökyüzünü izliyorum gözyaşlarından,

Bazen kırık nefesinin tortusundan.