Gözlerinde alevlenen o çakmak taşları

Alevlerin o sivri maviliği göğe ulaşınca

Gök gözlerinin buğusuyla ıslansın

Ne diyordu Edip Cansever

’’ve dağılmış pazar yerlerine benziyor memleket’’

İnsanlar gelirdi o pazar yerlerine

Olanaksızlığın kıyısında geçidi olmayan

Gözleri düğümlü, çengelin ucuna gelen

O ip hep ölümün şiirini yazar

O pazar yerinde içli bir kaval sesi

Öteden beri gelen o kalp ağrısı kendine yer bulur

Bir bir dolar gedikler

Oluklardan boşalan o sancı

Savurur benliğini, savurur, savurur denizler taşar

Gök boşalır

Gök boşalır gözlerinden ellerine akar

Eski zaman şairleri

tenha sokakların girdabında

dolaşırken ansızın bir ses duyulur

ücra bir köşenin solunda atan kalp çarpıntısı

kalbini eline almış parçalarcasına sıkıyor .

o kapkara akan kanın her damlası gözyaşlarına karışıyor

yaşamadığı günlerin diyetini ödüyor

yerle yeksan olan bir vazo

etrafa saçılmış kızıl karanfiller

kan rengine bürünmüş duvarlar

kalbinden akanlar şiirlere konu olurken