Kitabın bana öğrettiği şeyler oldu, hatırlattığı şeyler oldu ve bu açıdan çok bilgilendiriciydi. Yazılma amacı da zaten bir çeşit nasihat verme, bilgilendirme. Ama bunu yaparken kurgulanan kişilerin bana gerçekçi gelmediği yerler oldu. Bize zarar veren durumların üstünü örtmememizi, konuşup halletmemizi, özellikle aile içinde olan konuları ebeveynlerimizle paylaşmamızı öğütlüyor ama bu konuşmaların kitaptaki gibi güzel bir iletişimle son bulacağını düşünenlerden değilim açıkçası.
"Nefret nasıl ortaya çıkar?" isimli yazısı çok çok güzeldi. Kesinlikle çocuk yetiştiren veya bunu düşünen herkesin okuması gereken bir bölümdü.
*Henüz konuşma çağı öncesinde, bilgili şahitlerden yoksun bir şekilde aşırı ölçüde aşağılayıcı ve vahşet dolu bir eğitim gören kişiler, çevrelerinde bu vahşeti sorgulayan ve insani değerleri savunan birinin olmaması halinde, muhtemelen bu vahşete hayranlık duymayı da öğrenmiş olurlar.
*Ebeveynin kırbaçladığı çocuğa yönelttiği nefret, aslında o an terbiye etmeye uğraştığı çocuğa değil, tacizlerini bastırmış oldukları kendi eğiticilerini hedef alır bilinçdışı olarak.
*Çocuğun kendine yapılan tacizleri, bilgili şahitler olmaksızın bilinçli olarak yaşaması mümkün değildir. Korku ve acı tarafından yıkılmamak için bildiğini bastırmak zorundadır. Ama bilinçdışı anılar insanları, çocukluktaki tacizlerin geride bıraktığı korkulardan kurtulmak amacı ile, bastırılmış sahneleri sürekli yeniden yaratmaya zorlar. Bu durumdaki bir kişi, çocuğun çaresizliğine hakim olabilmek için, etkin rolü kendinin üstlendiği durumlar yaratır.
*Duygusal ilgiden tümüyle yoksun kalmış çocuk, gerek cinsel gerekse diğer türden sömürüyü bir tür besinmiş gibi özümler. Sevgiye, sıcaklığa, esirgenmeye aç bir çocuk yalnızca cinsel sömürüye değil, dayağa, hakarete ve aşırı yüklenmeye de, sırf terk edilmesin diye oburca saldırır.
*Her ne kadar trajik bir çocukluk, kişinin kendini değersiz bulmasına yol açabilse de yetişkin bir insan olarak bunu aşabilmek mümkündür.

Daha çok sayıda alıntı yazabilirim, altını çizdiğim çok yer oldu okurken ama devamı okuyacaklara kalsın.