Akademide sıkça duyulan bir kavram vardır: "Quality over quantity," yani "Nicelik değil nitelik" kavramı. Yapılan çalışmaların sayısının değil, ne yapıldığının önemli olduğu vurgulanır. Ancak gerek kurumsal gerekse ülkeler arasındaki rekabet, akademide de giderek arttığından, niceliğin ağır bastığına şahit olmaktayız.


Yazarların metin içinde alıntı yapmadan, kaynakçaya kendi ya da arkadaşlarının çalışmalarını eklemeleri gibi şahit olmaya alışkın olduğumuz eylemleri geride bırakarak, yapay zeka ile üretilmiş, gerçekte var olmayan çalışmalara (AI-generated studies) atıf yapılan daha modern sahtekarlıklara şahit olmaya başladık.


20 Ağustos 2024 tarihinde, Nature'da bir grup araştırmacı tarafından yayınlanan çalışmada, bu durumun daha da vahim bir hal aldığı ortaya konuluyor. Araştırmacılar, öncelikle yapay zeka ile üretilmiş sahte yayınlardan oluşan, sahte bir akademisyene ait sahte bir Google Scholar profili oluşturdular. Sonrasında alıntı karaborsasından bir işletmeyle iletişime geçerek, 300 dolara 50 sahte alıntı satın aldılar. 40 gün sonra sahte alıntıların oluşturulan sahte Google Scholar profiline eklendiğini gördüler. İşin ürkütücü yanı, 14 sahte alıntının SCOPUS tarafından indekslenmekte olmasıydı. Zaten yazarların bu deneyi yapmalarının sebebi, hali hazırda Google Scholar'da bu şekilde alıntı satın alan profillere dayanmaktaydı. Yazarlar, bu eylemi gerçekleştiren hesapları ya da iletişime geçtikleri şirketi gizli tutsalar da, bunların baskıdan dolayı devam edeceğini ve baskının azaltılarak akademisyenlerin teşvik edilmesi gerektiğini ifade ettiler. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. İlgili çalışmanın linkini merak edenler için aşağıya bırakıyorum.



https://www.nature.com/articles/d41586-024-01672-7