sandım ki yanındayken hep evde olurum,

uçsuz bucaksız denizlere bakarız.

mutlu oluruz.

olabildiğince çiçek ekeriz renkli saksılara.

senin başucunda oturmak sandım ki,

sandım ki işte beni hep gülümsetir.

bu varsayımların, beklentilerin çürüklüğünü,

sen ayakkabılarımı kapından kaldırdığında anladım.

yerim yokmuş, önüm kışmış.

sen pencereleri açık sevmezmişsin, 

ben de nefes almayı öğrenemedim.


yumuşak yüzlü güzel sevgilim,

herkes seni böyle hatırlayacak.

ben senin beni silişlerine, umursamayışlarına;

seni son görüşümde gözündeki nefrete,

bana söylediğin o acımasız kelimelere tutunacağım.

bir gün sana denk gelirsem anlamsız bir sokakta,

soracağım soruları biriktireceğim ceplerimde.

beni niye ittin?

o evde şimdi kiminlesin?

beni hiç mi sevmedin?


bitiriyorum bu umutsuz şiiri.

seni allah'a bile havale edemiyorum.

biliyorum;

sen kendi yanlışını, kendi elinden bulacaksın.

yine de bu dünyada hiçbir kötülük seni bulmasın diye,

hep dua edecek o insan benim.

ister aşk de, ister aptallık.

ayakkabılarımı yine kapının önünde görmek istersen;

uçsuz bucaksız deniz manzaranın en ortasında,

sana bakıyor olacağım.

usanmadan, ekseriyetle.