kardeşlerim vardı, üstü açık büyüdüler yağmura karşı
gece yarılarından şehrin tenhasına ağdılar teker teker
Mustafa onlardan değildi, katılmamıştı aralarına
çıbanlı şarkılar batardı ruhunun hamlamış taraflarına
şehrin çetelerce çakılmış afişleri parlardı
köpek havlamaları yanardı sokağın karanlığına
masum kurgusuydu kadınların anneler
babalar kayboluşa aşılanırdı.

kardeşlerim Mustafa’yı bulmadan önce
sokaklara dökülmüş kızgın adam ayaklarıyla savaştaydılar
saat başı öterdi kötünün kargışlı çığlıkları
yağmurlu havaları pardösiileriyle ödeyen adamlar
Mustafa’yı koluna takıp sokakları dolaştırırdı
Mustafa, kardeşlerime katılmadan önce
çelmeler yemekten sızlayan bilekleri
dizlerine kapanırdı
acının yokoluş korkusuyla inleyip
caddelerin tumturaklı yüzüne sığınması
Mustafa’yı berrak bir sudan bile bile haberdar etmeyen tellâl
ve tanrılan kümeslere layık gören avantacılar
kardeşlerimin savaştıklarındandı
*

aldanışa, büsbütün aldanışa kızgındı kardeşlerim
onların birkaçı, dalgın anlarından öldürüldüler
kuşları seyrederken kurşunlanmıştı biri
ve tahakkuklar katılaşıp mühürlenirken
ötekinin elleri ceplerindeydi
bazısı denizlerin köpürmesine güç yetiremedi
dilaltına davrandı yüreğini gevşetmek için
ve bahçesinden söküp atamadığı
nifak tohumundan yitti öteki
fakat aldanışa karşı zırh kuşanmış olanlar
ölen kardeşlerine imrenen yanlarını
sarakaya almayı başarmışlardı
ben de onlardanım, adım Ahmet
sırf üstümde kalmasın diye bu bana yüklenen töhmet
Mustafa’yı kuyudan çıkartmam gerekecek
onun sırtında bir ihanettir duruyor
ve her gün yeniden kuyuya atılıyor Mustafa
Mustafa’nın kuyuda geçirdiği her vakit
yargılıyor beni bu zorunlu şahitlik
gözlerim tesadüfe inanmadıkça
bakışlarım suça müşterektir artık
Mustafa’ya ismini hatırlatacak
örgütün elebaşı diye fişlendim
kardeşlerim az evvel haber verdiler
arananlar listesine konulmuş ismim
*
burada, gayrimeşru durduğum beni kuvvetli bir sevinçle boğduruyor
suça karşı gelmekten suçlanıyorum
hem bunlar dünyanın gözlerini bürümekten yapmalar
hem benim gözlerimden Mustafa’ya birikmiş olan borcum
kaç sigara içsem de vicdanla kapanmazdı diyorum
orada, o en inanmayan düşmanımda bile bu
liseli bir çarpıntıyla korunan borçluluktur
ümit için kaslarımı kızdırıyorum
bana Mustafa’nın eskisini getirin
Mustafa’nın doymak bilmeyen eskisini
ve onun katline teşebbüsümün
ilk anma bir kayıt düşülsün sıcak
dönülmez sözüm var kardeşlerime
bir Mustafa eskisine ölüm olacak!
*
anlatılan masala yeminler ve tansıklar taşıdı büyücüler
değnekleri yalanlara tutunarak uzardı
her gün bin yenisi gelirdi Mustafa’yı kandırmanın
tabureler dekorun dikenleri değildi
dinelmeye yumuşak yastıktandılar
arkamıza şehir kapanırdı bakınca
ne içinde sokulduk birbirimize, ne dışında... şehrin önündeydik her ikimiz de. beni dıştan tanıdı ilk evvela gözleri, gözleri, beni bir par­çası yapıyordu küskünlüklerinin, kumrallığıma dikkat kesildi, sigarayı tutuşuma... masada çay yoktu diye seviniyordum, olsaydı dostluğum erken çıkacaktı meydana, uzunca çıkılacak bir yolculuğa bakındı sözcüklerimiz, kendilerini belli etmemenin hiçbir yolu olmadığım ilk onun karşısında tecrübe etti duygularım, adımı değiştirdim ve konuşmanın sonunda muhabbetle diktim gözlerimi kuyudan aşağıya, sanırım ilk o an boşandı bulmacası, ilk o an zifiri bir yalnızlık hisset­ti kavrayışında, gözleri bulutlandı, elini hafifçe kaldırıp çay söyledi garsona, korktum ve süratle boş verdim iznimi Mustafa’dan, masayı Mustafa’nın ortasından terk ettim!
*
kardeşlerimin nasıl kucaklaştığına seviniyorum:
sıkıca!
evindeymiş gibi hissetmeyi özlemekten üşüyen biriydim önceleri
şimdi dışarının soğuğuyla dalaşmakla meşgulüm
kardeşlerimin bana adımı hatırlatmasından önceydi
yani mutluluktan sonradır acıya evrilişim
yanan sobalarla baş başa kaldığımı ve onlarla çıtırdadığımı
hatırlıyorum
Ahmet olmamın Mustafa’ya devrilen sımsıcak anlamında
yoğun toz bulutu içinde öksürmekten gelen Ahmet’in en eskisi
Mustafa’yı hatırlar diye umar diye düşünüyorum
her şeyi anlamaya inat etmiş suretim
Mustafa’yı unutur diye sezer diye hissediyonım
ben bütün bunların arasından Mustafa’ya gelmişsem
Mustafa da bana gelir diye varır diye ümitleniyorum
*
kardeşlerimin nasıl tutunduklarına seviniyorum
onlar, saf tutmanın kilidine çilingir
onlar kadar hakkı var onlardan olmayanın
onlar gibi yaşayıp onlar kadar huzura
bu bir inanç meselidir at zarını Mustafa
ya bir tutacak seni, ya sıfır gelecek sana
ben bütün varlığımı o bir’e koyuyorum
Ahmet’in yüreğini
Mustafa’ya oynuyorum.