Uyudum, uyandım; kül tablasını sol, geriye kalan üç gramlık aklımı da sağ çekmeceye sıkıştırdım.


Altıya kadar vaktim var kaptan, boş çenelerin birbirine çarptığı bakkal üstü topluluğa şahit olmaktansa dışarıda bi’ mevzuya karışır, dudak patlatırım.


Sigaranın zararlarına yeni paketi açarken kulak asarım, duygulu türküleri duygusuz bi’ pezevenk gibi dilime dolarım.


Bu gece ve her gece. Sadece altıya kadar vaktim var kaptan.