Sokağın ortasında bir heykel,

Kamburuyla dikiliyor ağacın dibinde.

Köşedeki bankta konuşan beni,

Dinliyor, anlıyor gibi de.

Başkasıyla lisanımız uyuşmuyor.

O da suskun hep, konuşmuyor.


Daha da yaşlanıyorum attığım her adımda.

Öldürdünüz içimdeki çocuğu.

Tepemden yıkılmış umutlarımla,

Güldü arkamdan yanımda dediklerimin çoğu.

Fikirlerimi anlayanlar korktu benden,

Bazınız da hiç anlamadı zaten.


Düşünmeyeyim diye ilaçlar kullanmayı,

Geceleri uyuyamamayı ben istemedim.

Gülüşlerinizi bozayım demedim hiç.

Mutluluklarınızda gözüm yoktu.

Kıskanmadım el ele gezen çiftleri.

Başımı kurak çöl misali çatlatan ağrılarımla,

Başım önde yürümeyi seçtim ben.

Aynı o heykel gibi.


Kimse oturmadı yanıma,

Karanfilin delisiymişim gibi baktılar bana.

Tanıdık yüzler bekledim o soğuk bankta.

Altı kelimelik bir hikaye sonra;

“Hakkımda karar verildi.

Fikirlerine idam,

Uygundur.”